İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır. Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar âlemlere rahmet olarak yaratılan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yanına koşarlar. Şefaat deryasına Kadıncağız da niyetlenir¸ ama bırakın yürümeye¸ kıpırdamaya mecali yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamaz¸ ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. İşte tam o sırada Emir Sultan’ı görür:
–Herkes cennete gitti¸ der¸ ben bir başıma kaldım burada!
Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar:
–Kurtulmak istiyor musun?
Kadın nefes nefese cevap verir:
–Hiç istemez miyim?
–Öyleyse Sultanımızı üzme!
Ertesi gün kadın ayağı ile gelir¸ evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti de bağışlar camiye.