Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Dr. İsrafil Kışla, “Herkes her fedakarlığı yapamaz ancak herkesin yapabileceği bir fedakarlık vardır. Onun için gönüllülüğü yaygınlaştırmalıyız” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından gerçekleştirilen SUBÜ Konuşmaları’nın 26’ıncı konuşmacısı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Dr. İsrafil Kışla oldu. ‘Gençlik, Sosyal Faaliyetler ve Türkiye’de Sivil Toplum’ başlığıyla düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar üstlendi. Söyleşide sivil toplum faaliyetlerinin önemi, bu faaliyetlerde yer almanın sağlayacağı katkılar ve gönüllülük faaliyetlerinin insan üzerindeki etkisi gibi konular üzerinde duruldu. Kışla, ayrıca gençlerin önemini vurgulayarak onlara tavsiyelerde bulundu.
“1980 öncesinin avantajlı günlerini de sıkıntılı günlerini de yaşadık”
Gençlerle bir ve beraber olmaktan keyif aldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Dr. İsrafil Kışla, “Profesyonel hayatımın tamamı sivil toplum kuruluşlarında geçti. 1980 öncesinin avantajlı günlerini de sıkıntılı günlerini de yaşadık. O zamanlar talebe dernekleri vardı. İlk sivil toplumla tanışmamız Trabzon’da Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ile oldu. Orada ortaöğretim kademesinde görev yapmamızın yetişmemize katkıları oldu. Marmara Üniversitesi’ne geldiğimde ise Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Federasyonumuz vardı. 1980’de İlim Yayma Cemiyeti’nde Muhasebe Yardımcısı olarak asgari ücretle girdiğim kapıdan 42 yıl oldu hala çıkamadım. 25 yıl genel müdürlük yaptım. İlim Yayma Cemiyeti’nde çalışmayı Allah’ın bir lütfu olarak gördüm. Çünkü cemiyetimizin vasıtasıyla hem maddi hem manevi yönüyle değerli insanlarla bir arada olma ve onların birikim ve tecrübelerinden faydalanma fırsatı yakaladım. Ömrümün sonuna kadar bu hizmetlerin içinde olmayı diliyorum” dedi.
“Herkes her fedakarlığı yapamaz ancak herkesin yapabileceği bir fedakarlık vardır”
1980 öncesi talebe derneklerinin yerini şu anda kulüp faaliyetlerinin aldığını vurgulayan Kışla, “Bu kulüp faaliyetlerinde aktif olmanın, pozisyon almanın ve gönüllü olarak yer almanın insanın toplumdaki başarısına katkısını en az bir üniversite eğitimi kadar önemsiyorum. Bunlar kişiye çok şey kazandırıyor. Elbette akademik başarı çok önemli ancak Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelere gönderilen özgeçmişlerde sosyal faaliyetlere, ne tür projelerde yer alındığına da fazlasıyla önem veriliyor. Herkes her fedakarlığı yapamaz ancak herkesin yapabileceği bir fedakârlık vardır. Onun için gönüllülüğü yaygınlaştırmalıyız. ‘Ben ne yapabilirim?’ sorusunu sorduğumuz zaman aktif insan olmak zorundayız. Gençler hizmet aldıkları gibi hizmet etmeyi de öğrenirlerse son derece keyif alırlar ve bir başkasının mutluluğuyla mutlu olmanın hazzını yaşarlar” diye konuştu.
“Bizim en büyük sermayemiz gençlerimizdir”
Her bir gencin çok değerli olduğunu söyleyen Kışla, “Bizim en büyük sermayemiz gençlerimizdir. Bugünün gençleri bizden daha iyi yetişiyor. Gençlerin hiçbir zaman figüran konumda kalmalarını tasvip etmem. Bir projenin fikri safhasında, proje safhasında ve uygulama safhasında gençler olmalı. Gençler bizden iyisini yapar, bizden iyisini bilir diye düşünüp, ‘siz yapın arkadaşlar, ihtiyacınız varsa biz size arkadan destek olalım’ diye onları teşvik etmemiz lazım. Yanlış yaparlarsa yapsınlar, duvara toslarlarsa toslasınlar bunların hepsi bir tecrübe olarak onlara dönecek. Ama fikir üretecekler, proje yapmasını öğrenecekler, oradaki sahiplenmeyi çok daha özümseyecekler ve bu benim projem diyerek bundan keyif alacaklar. Bir genç deyip geçmeyelim. Dün biz uçak yapamadık, tank yapamadık, roket yapamadık, helikopter yapamadık, uçak gemisi yapamadık ama bugünkü gençler bunu yapıyor. Yarının gençleri bunların da iyisini yapacaklar. Biz niye bu gençlere güvenmeyelim? Gençlere tavsiyem hayatlarını üçe bölmeleri; üçte birini istirahat ve uykularına, üçte birini işlerine ve maişetlerine, üçte birini ise mutlaka gönüllü olarak bir sivil toplum kuruluşu faaliyetine ayırmalarıdır” şeklinde konuştu.
“Organize olmuş batıl, organize olamamış hakka galip gelebilir”
Sivil toplumu olan devleti daha güçlü devlet olarak gördüğünü belirten Kışla, “Organize olmuş batıl, organize olamamış hakka galip gelebilir. Çünkü örgütlenmiştir. Bizim Müslüman olarak insanlığa karşı sorumluluklarımız var. Pandemi olan ülkedeki insanın derdi de benim derdim, Afrika’da bir tas çorbası olmayan insanın derdi de benim derdim, bir bardak içecek suyu olmayan insanın derdiyle de benim dertlenmem lazım. Bizim mutlaka işimizi en iyi şekilde yapmamız lazım. Allah işini en güzel şekilde yapanı sever. Sivil toplum çalışmalarını angarya olarak görmeyelim. Bir yetimin başını okşamak, bir insanı mutlu etmek kadar keyif veren bir şey olamaz. İmkansızlık içerisinde ve azınlık pozisyonunda adanmışlık çok daha yüksek oluyor. İmkanlar ve profesyonellik arttıkça adanmışlık azalıyor. Ben bundan biraz endişe duyuyorum. Cennet de cehennem de bizim için. Allah’ın rızasına matuf bir mesai harcamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.