Kataraktı, görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıyla oluşan bir göz rahatsızlığı biçiminde tanımlayan Doç. Dr. Altan Göktaş, “Öyle ki göz içi merceğin matlaşmasıyla birlikte kişi, adeta buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuş gibi hissediyor.” dedi.
Gözlüğe gerek kalmıyor
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kataraktın tek tedavisinin ameliyat olduğunu kaydeden Doç. Dr. Altan Göktaş, yeni teknoloji ile bireylerin ameliyattan sonra gözlük kullanmak zorunda kalmadıklarına dikkat çekti. Doç. Dr. Altan Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Katarakt ameliyatında göz içine mercek (intraoküler lens) yerleştirilmesi, ameliyatın ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Son yıllarda gelişen multifokal lensler sayesinde ise, kişiler gözlüksüz hem uzağı hem de yakını görebiliyor. Multifokal lenslerden farklı olarak ara mesafedeki görmeyi de netleştirebilen trifokal lenslerin daha çok bilgisayar başında zaman geçiren kişilere öneriyoruz. Bu tür lensler, ortalama 70-80 santimlik göz-ekran aralığının rahatça görülmesini sağlıyor.Ancak ameliyat öncesi bu lenslerin avantaj ve dezavantajlarının kişiyle konuşulması gerekiyor.”
Kimlere uygulanabilir?
Multifokal lenslerin ameliyat sonrasında gözlük kullanmak istemeyenler ve nispeten daha erken yaşta ameliyat olanlar için tercih edildiğini söyleyen Doç. Dr. Altan Göktaş, “Gece sık araç kullanmayanlar ve katarakt dışında gözünde kornea hastalıkları, sarı nokta hastalığı gibi başka problemleri olmayanlar bu lensler tercih ediliyor. Bunun yanı sıra yüksek hipermetropisi ve miyopisi olan kişilerde de multifokal lensler gözlüklerden kurtulmaya olanak sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
İHA