“Doktora gitmek için geç kalmayın”
Zatürrenin teşhisinin hastanın şikayetleri ve doktor muayenesi ile konulabileceğini kaydeden Ateş, “Akciğerden gelen tipik sesler hastalığın en önemli belirtisidir. Bunun yanı sıra akciğer grafisi ve vücutta enfeksiyon varlığını gösteren kan tetkikleri de kesin tanının konulmasında etkilidir. Bazı durumlarda ise balgam ve idrar tetkiki, tomografi, bronkoskopi denilen hava yollarının kamerayla görüntülenmesi yöntemleri de hastaya uygulanabilir. Gelişen birçok tedavi yöntemine, yoğun bakım imkanlarının olumlu şekilde artmasına, hastalıklara göre geliştirilen antibiyotiklere ve diğer ilaçlara rağmen pnömoni hala yaşamı tehdit eden önemli bir halk sorunudur” diye konuştu.
“Düşmeyen ateşe dikkat”
Zatürreye yakalanmış hastaların önemli bir bölümünün hastaneye yatırılmadan ayakta tedavi edilebildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ateş, şunları kaydetti:
“Uygun antibiyotikler ile 48-72 saat içerisinde genel durumu düzelen, şikâyetleri gerileyen ve ateşi düşen hastalar tedavilerine güvenle devam edebilirler. Ancak ilk 72 saatte antibiyotiklerle ateşi düşmeyen, genel durumunda bir düzelme sağlanamayan hastaların gecikmeden yeniden doktora başvurması gerekir ve takip edilmesi gerekebilir. Genellikle küçük çocuklar ve yaşlıların, evde bakım ve tedavisi yapılamayan hastaların, kalp hastalığı, kanser, böbrek yetmezliği, diyabet, KOAH, astım hastalıkları olan kişilerin hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilmektedir. Zatürre tedavisinde 5-7 günlük antibiyotik tedavisi genellikle yeterlidir. Bu nedenle haftalarca süren antibiyotiklerin bilinçsizce kullanılmasından kaçınılmalıdır.”
İHA