Her 100 kişiden 5’inde uyku apnesi sendromu olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş- Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, “Hastalık, uyku sırasında solunumun 10 saniyeden fazla bir süre için durması şeklinde ortaya çıkar. Bu solunum durması durumunun 1 saatlik uykuda 5 defadan fazla olması ciddi bir problemin varlığına işarettir ve uykuda kan oksijenin düşmesiyle ilerleyen yıllarda kalp ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, kalp büyümesi, kalp yetmezliği, kalp krizi ve felç gibi ciddi hastalıkları beraberinde getirir” dedi.
Tülin Kayhan, uyku apnesinde belirtilerin gece ve gündüz belirtileri olarak ele alındığını ve kişilerin bu durumları özenle takip etmeleri gerektiğini vurguladı.
Uyku apnesinin gece ve gündüz belirtileri şöyle:
"Gece belirtileri: Horlama, Ağız-boğaz kuruluğu, Gece idrara çıkma, Gece terlemesi, Özefageal reflü (mide içeriğini boğaza ve ağıza gelmesi), Uykuda aşırı hareketlilik (özellikle bacaklarda) ve huzursuzluk, Uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede bozukluk.
Gündüz Belirtileri: Gündüz uykululuk hali, Sabah yorgun ve dinlenmemiş uyanma, Gündüz uyuklama, Sabah baş ağrısı, Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, hafıza kusurları, dikkat azlığı, Sinirlilik, anksiyete, depresyon gibi psikiyatrik bozukluklar, Cinsel fonksiyon bozuklukları, İlerleyici kilo alımı veya kilo verememek".
Uyku testi ile hastanın bir gecelik uyku özellikleri inceleniyor
Teşhis için uyku laboratuvarlarında yapılan uyku testi, horlamanın ve apnenin şiddeti, vücutta neden olduğu değişiklikler ve bozuklukları tespit etmek adına son derece önemlidir. Hastanın bir gece yatırılarak incelendiği bu test, tek kişilik odalarda ve teknisyenler tarafından ilgili kayıtlar yapılarak gerçekleştiriliyor.
Uyku apnesi tedavisinde apnenin şiddetine göre tedavinin planlanabileceğini belirten Kayhan, hafif şiddetli apnede öncelikli olarak hastanın kilo vermesi ve vücut kitle indeksinin 25’in altına düşürülmesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor; “Hastalık bazı durumlarda kilo vermeyi engelleyebilir. Ayrıca alkol kullanımı da hastalığın şiddetini arttırabilir ve hatta ani ölüme neden olabilir. Uyku ilaçları da alkol benzeri etki gösterdiğinden uyku ilacı alınması da sakıncalı olabilir” dedi.
Doğru tedavi için ilk adım doğru tanı
Tanının doğru konulmasının tedavinin uygun yapılabilmesi için son derece önemli olduğunu vurgulayan Kayhan, “Hastalığı anlamak ve doğru tanı koymak tedavi başarısında son derece önemlidir. Horlama, uyku apnesi varlığı, hastalığın şiddeti, ek hastalık varlığı, kilo ve alışkanlıklar gibi etkenler hastalığın anlaşılmasında en belirgin özelliklerdir. Uyku apnesi sendromu pek çok hastalığın karışık ve birlikte olması durumudur. Bu nedenle, nörolojik sebepli uyku apnelerinin tedavisi nöroloji uzmanı tarafından, göğüs (akciğer) hastalıklarının neden olduğu apnelerinin tedavisi göğüs hastalıkları uzmanı tarafından, tıkayıcı (Obstrüktif) uyku apnesinde ise cerrahi tedavi, kulak burun boğaz uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bunun yanında her apne hastasının ek patolojilerin tesbiti için mutlaka KBB muayenesi yapılmalıdır” dedi.
2009 yılından bu yana Türkiye’de KBB alanında Robotik Cerrahi girişimlerini başarı ile uygulayan Kayhan, “Baş ve boyun bölgesinde kanser cerrahisinden sonra robotun en sık kullanıldığı alan uyku apnesi cerrahisi olmuştur. Uyku apnesinde çoklu seviyeli tıkanıklıklar görülmektedir. Bu hastalarda doğru hasta seçimi, doğru yerlere doğru cerrahi teknik seçimi ve etkili ameliyat yöntemlerini uygulayarak %80 üzerinde başarıyı yakalıyoruz. Bu başarı oranlarımız dünyada bildirilen en yüksek başarı oranlarıdır. Robotik cerrahi ile dışarıdan kesi olmadan dil kökü ve gırtlak bölgesine ulaşıp burada tıkanma yapan dokuları güvenli ve etkili bir cerrahi ile çıkarılabiliyoruz. Ayrıca ameliyat sonrası iyileşme sürecinin daha kısa olması en önemli avantajlardır. Ameliyat sonrası 3. ayda yapılan uyku testi ve değerlendirmeler ile hastalarımızda başarı sonuç oranlarımız kanıtlanmıştır” dedi.
İHA