Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye'de psikiyatrik destek delilik tedavisi olarak görülüyordu. İnsanlar psikologlara ve psikiyatri uzmanlarına deli doktoru gözü ile bakıyordu. Bu yüzden bu tedavilerden kaçılıyordu. Günümüzde ise Sağlık Bakanlığının son verilerinde psikolojik sorunu olup doktora başvuran sayısının bundan 5-6 yıl öncesine nazaran 3 kat arttığını vurgulandı. Uzmanlar bu durumu bilinçlenmeye bağlayarak, "Delilik etiket olmaktan çıktı. Artık psikiyatri kliniklerinde kapıdan akıllı insanlar giriyor” vurgusunu yaptı.
Psikolojik ya da psikiyatrik destek almanın artık ülkemizde de ‘normal’ kabul edildiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülseren Budayıcıoğlu, "Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı ‘Bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam iyilik hali’ olarak tanımlıyor. Ruhen sağlıklı olmak konusunda bireylerin kendilerini önemsedikleri, psikolojiyi bilim olarak gördükleri bir döneme girdik. Uzun yıllar boyunca ‘Avrupa’da herkesin bir psikoloğu varmış.’ diyerek iç çektiğimiz durum, günümüzde her yaş aralığı için geçerli olmaya başladı. Her gün yüzlerce kişinin bireysel destek almak için kliniğe geldiğini ve eskisi gibi ‘delilik etiketi’ korkusu yaşamadan herkesin gönül rahatlığıyla destek aldığını görüyoruz. Sadece büyükşehirler değil, Anadolu’nun birçok bölgesinden her yaştan danışan psikolojik destek almaktan çok memnun oluyor artık“ dedi.
Kapıdan akıllı insanlar giriyor.
İnsanların sorunlarının farkında olarak iç dünyalarına destek almak için psikiyatriye başvurduklarına değinen Dr. Gülseren Budayıcıoğlu,”İç dünyaları için destek almaya gelen insanlar farkındalığı yüksek, gelişmiş bir akla sahip kişiler. Problemleri saptayabilmiş, hayatı sorgulayabilen kişiler. Herkes yaşamsal zorluklar yaşar ve baş etmede zorlanabilir. Geçmişten getirdiği alışkanlıklar nedeniyle yaşamı daha stresli algılayan bir birey destek aldığı zaman, kendisine yeni bir yol çizebiliyor ve daha olumlu bir yaşama başlayabiliyor. Eskiden insanlar birbirlerine biraz da acıyarak ‘Bakırköylük oldun’ diyorlardı. Şimdi psikoloğa ya da psikiyatriste giden insanlara hayranlıkla bakılıyor.”şeklinde konuştu. Dr. Gülseren Budayıcıoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Eski alışkanlıkların hala devam ettiği durumlar da var.
Ben kendi sorunumu kendim çözerim diye düşünen kişiler, buldukları çözüm yollarıyla içlerindeki sıkıntıyı daha da büyütüyor olabilirler. Biz de zaten kişilerin kendi sorunlarını kendilerinin çözebilmelerini istiyoruz. Kimsenin sorununu alıp çözüp geri vermiyoruz. Kendi potansiyeline güvenen insanlarla çok daha iyi işbirliğine girebiliyoruz. Özel hayattaki karmaşalar, sürekli terk edilen insanlar, çok çalıştığı halde başarıyı yakalayamayan insanlar, sürekli fedakarlık yapanlar, arkadaş grubunda dışa itilen ya da içe çekilenler, çevreden istediği ilgiyi bulamayanlar, yaşlı anne babasıyla ya da yöneticisiyle sorunu olanlar. Herhangi bir tanı almayan ama hayatın içinden sorunlarla baş etmek için destek almak isteyen danışanlarımızın sayısı gerçekten çok fazla. Psikiyatri tedavisi deyince akla sadece psikiyatrik ilaç kullanımı gelmemeli. Hastayı kendi iç dünyasıyla buluşturan ve kendi çözümlerini kendisine gösteren psikoterapilerle çok hızlı yol kat edildiğini gösteriyoruz” dedi.
Gündemdeki moral bozan olayların, haberlerin insanların psikolojisine yansıdığına değinen Dr. Gülseren Budayıcıoğlu, "Dünyada moral bozacak olayların ardı arkası kesilmiyor. Başta güvenlik olmak üzere, en temel yaşamsal ihtiyaçlarında tehdit hisseden insanların kendilerine ve psikolojik dayanıklılıklarına güvenmeye ihtiyaçları var. Psikiyatri insanların bu ihtiyacını karşılıyor. İnsanlar da psikiyatriye güveniyor. Sonuçta herkesin amacı; stres toleransı yüksek, pozitif ilişkiler kurabilen, iç görüsü olan sağlıklı bireylerle birlikte güzel bir dünyada yaşamak” ifadelerini kullandı.
İHA