Tezer, zamanında müdahale edilmediğinde sadece bel ve sırt bölgesini değil; iç organları da olumsuz etkilediğini söyledi.
Hisar Intercontinental Hospital Omurga Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tezer:
Halk arasında kamburluk olarak da bilinen kifoz hakkında bilgi verdi. Halk arasındaki kamburluk olarak bilinen kifozun, aslında doğada var olan doğal kamburluğun ilerlemiş hali olduğunu kaydeden Tezer, "Hepimiz biliriz ki sırtımız biraz kambur; belimiz de biraz çukurdur. Sırtta görülen kamburluk belli bir dereceye kadar doğal kabul edilir. Sırt bölgesi veya sırt bel bileşkesinde görülen bu kamburluk düzeyi 50 derecenin üzerine çıkarsa kifozdan bahsedilebilir. Kifoz sadece kozmetik bir problem gibi görülse de aslında depresyon, okul başarısında düşüş, ebeveynlerle iletişim problemleri, sosyal adaptasyon gibi çok ciddi psikolojik problemleri de beraberinde getirir" dedi.
"Özellikle ergenlik çağında ve erkek çocuklarda daha çok görülüyor"
Kifozda, özellikle ergenlik dönemindeki erkek çocuklarında daha fazla görülen omurga büyümesinin olması gerektiği şekilde gelişmediğini belirten Tezer, "Omurlarımız dikdörtgen şeklindedir. Bu omurların her tarafından eşit büyümesi sonucu omurga büyümemiz gerçekleşir. Ancak 10 yaş dönemi itibariyle özellikle sırt ve sırtla belin birleşme bölgesinde şekil bozuklukları başlar. Yani omurga sırtımızdan tam büyürken, ön tarafımızdan daha az büyüyerek dikdörtgen değil üçgen şeklini alır. Bu durumda çocuk dik durmayı başaramaz. Bazı sırt ağrıları olabilir. Şekil bozukluğu 15-16 yaş döneminde belirginleşir ve ne yazık ki 16-17 yaş civarında doktora gitmeye ihtiyaç duyulur. İşte bu dönemde çocuğun sırtındaki kamburluk görülür hale gelmiştir.
Klinik muayene ve basit bir röntgen incelemesiyle çocuğunuzda görülen kamburluğun kemiksel bozukluk mu yoksa duruş bozukluğu mu olduğu bulunabilir. Burada ailelere çok önemli bir görev düşüyor. Özellikle çocukluk çağında ebeveynlerinizin ‘Çocuğum düzgün dur, kamburun çıkacak’ gibi sözlerine maruz kalmış olabiliriz. Aslında bu yönlendirme doğrudur. Eğer çocuk düzgün durması konusunda uyarıldığında doğru bir duruş alarak bunu koruyabiliyorsa bu kamburluk geçici bir durumdur. Ancak doğru durmaya çalıştığı halde pozisyonunu koruyamayarak eski haline dönüyorsa bunun mutlaka dikkate alınarak bir uzmana başvurulması gerekir. Kifoz, duruş bozukluğudur zamanla düzelir diye dikkate alınmazsa ilerler. Ameliyat dışı yöntemlerle çözülebilecek bir problem; ancak ameliyatla çözülebilir bir problem haline gelir. Dolayısıyla ebeveynlerin çok daha dikkatli olması gerekir" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Tezer, kifozun tedavi yöntemini de şöyle açıkladı:
"Kamburluk tanısı konulduktan sonra derecesine göre tedavi planı belirlenir. Kamburluk ameliyatsız tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınarak düzeltilebilecek durumdaysa; egzersiz, duruş öğretme, kas güçlendirme, karın ve sırt kaslarının güçlendirilmesi, mekik, ters mekik ve şınav hareketlerinin yapılması, bunların gün içerisinde tekrarlanması gibi fizik tedavi uygulamalarının devreye girdiği bir düzenlemeyle hastalık takibe alınır. Ama bütün bu egzersiz ve fizik tedavi hareketleri uygulandığı halde istenilen sonuca ulaşılamıyor ve eğriliğin derecesinde artış devam ediyorsa korse tedavisine başlanır. Korse tedavisi, önemli, zor ve dikkat gerektiren bir tedavidir. Kamburluğun yeri ve derecesine uygun korse, korse teknisyeni ve omurga cerrahının ortak çalışmasıyla belirlenerek kişiye özel tasarlanır. Bu korselerin kamburluğun derecesine göre, iskelet büyümesi tamamlanana kadar 10-20 saat aralıksız takılması gerekebilir. Kişiye özel ve uygun koşullarda kullanılan bir korse hastalığı ameliyata gerek olmadan düzeltebilir. Ancak korseye rağmen düzelmeyen bir kamburluk söz konusuysa cerrahi müdahale gerekir. Ülkemizde ne yazık ki kifoz, duruş bozukluğudur geçer gibi yanlış bir algıyla değerlendirildiği için hastalar genellikle 16-17 yaş civarında kamburluk gözle görülür hale geldiğinde doktora gitmeye ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla ameliyat bu tür hastalıklarda 16-18 yaş döneminde olur. Dileğimiz ameliyata gerek olmayan bir dönemde kifozu yakalayabilirsek ameliyat dışı tedavi yöntemleriyle gerekli tedaviyi yapmaktır.
Günümüzde gelişen anestezi teknikleri ve yoğun bakım üniteleriyle, ameliyatlardaki komplikasyon riski yüzde 2’lerin altına düşmüştür. Ameliyat sonrası hareketlilik, kamburluğun derecesi ve bulunduğu bölgeye göre değişir. Omurganın vida yerleştirilen bölümünde hareket iptal edilmiş olduğu için kifoz ameliyatı ne kadar erken dönemde yapılırsa hareket serbestliği de o kadar sağlanmış olur. Mümkün olan en kısa mesafeyi içerecek şekilde ameliyat yapılarak hastanın hareket alanı kısıtlanmamaya çalışılır. Ameliyattan bir gün sonra hasta kaldırılarak yürütülür ve gün geçtikçe hareketi artırılır. Kullanılan vidalar çok kuvvetli olduğu için çok nadir vakalar hariç korse kullanılmaz.
Kifoz hastalığına zamanında müdahale edilmediğinde sadece bel ve sırt bölgesini değil; iç organları da olumsuz etkileyeceğini belirten Tezer,
"Kifoz hastası olup gerekli tedaviyi görmeyen kişilerde yaş ilerledikçe göğüs kafesi deforme olarak kalp ve akciğerleri sıkıştırmaya başlar. Yeterli oksijen alışverişini engelleyerek kalbin kanı pompalama hızını da yavaşlatır ve bütün organları olumsuz etkilemeye başlar. Kifoz bel bölgesindeki çukurluğu da artırdığı için ilerledikçe belin esnekliğini azaltarak; bel fıtığı, sırt fıtığı, omurgayı dik tutan kaslarda kas ağrıları, kireçlenmelere de zemin hazırlar" şeklinde açıkladı.
Prof. Dr. Mehmet Tezer, çocuklarımızı kifozdan korumanın mümkün olduğunun altını çizerek yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: "Çocuğunuzun kendi ağırlığının yüzde 8-10’unu (4-6 kg) geçmeyen sırt çantaları kullanmasına dikkat edin. Çantasını sırtının orta kısmında taşımasını sağlayın. Çanta askılarını sırt bölgesinin aşağısına inmeyecek şekilde ayarlayın. Çantaları tek omzunda değil; çift omzunda, desteğini sırtının ortasına gelecek şekilde takması konusunda uyarın. Dik durmasını sağlamak için evdeki çalışma ortamını düzenleyin. Yaş ve gelişimine uygun bir çalışma masası ve sırt desteği olan sandalye seçin. Masa başında çalıştığı sürede doğru pozisyonda oturduğundan emin olun. Ders çalıştığı süre boyunca 30-45 dakikada bir mola vererek esneme, gerinme gibi egzersizler yapmasını sağlayın".
İHA