Grip ve kronik hastalıklar hususunda uyarılarda bulunan Op.Dr. Aslı Alay, “Grip özellikle kronik hastalıkları olanlarda, yaşlılarda ve gebelikte ağır geçen, kimi zaman büyük kitleleri etkileyen, ölümlere yol açan salgınlar yaparak ciddi sağlık sorunlarına yol açmıştır. Grip virüsü her yıl mutasyonla kendini yenilediğinden bir defa grip geçirmek sonraki yıllarda bu hastalıktan korunmayı sağlamamış, her yıl yeni virüs yeni hastalığı neden olmuştur. Gebelikte grip daha ağır seyretmekte, bazı kadınlarda akciğer ve kalp ile ilgili sorunlara yol açabilmektedir. Damlacık dediğimiz solunum yolu ile bulaşan bir virüsdür. Ateş, baş ağrısı, gözlerde yanma, ışığa duyarlılık, kızarıklık, öksürük, kas ağrısı ve genel bir halsizlik yapabilir. Genellikle başlangıçta ateş ve kas ağrıları ile başlayan tabloya öksürük, boğaz ağrısı gibi belirtiler eklenir. Bazen bu bulgulara bulantı, kusma, iştahsızlık eşlik edebilir. Çoğunlukla 5-7 gün içinde tüm belirtiler kaybolur. Ancak özellikle risk grubu olan gebelikte viral enfeksiyonlara bakteriyel enfeksiyonların eklenmesi ile zatürre gelişebilir. Zatürre dışında sinüzit, kulak iltihapları, alerjik hastalıkların alevlenmesi gibi sorunlara da yol açabilir.” diye konuştu.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Aslı Alay, grip nfeksiyonuna bağlı ölümlerin en sık akciğerde oluşturduğu ve solunum yetmezliğine kadar ilerleyen zatürre olduğunu ifade ederek, “Ağır geçen gribal enfeksiyonların ardından düşük riskinde artış izlenmiştir. Gebelikte özellikle ilk 3 ay içinde ateşi 39 C ve üstüne çıkan anne adaylarının bebeklerinde nörol tüp defekti olarak tanımlanan birtakım anomalilere yol açabilir. Grip virüsü plesanta yolu ile bebeğe geçmez. Gebelikteki kötü sonuçların nedeni gribin annede oluşturduğu sorunlardır. Bazı çalışmalarda erişkin yaşamda oluşan çeşitli psikiyatrik sorunların gebelikte geçirilen gribal enfeksiyonlarla ilişkilendirilmiştir. Ancak net sonuçlara ulaşabilmek için ek çalışmalara ihtiyaç vardır. Grip virüsü özellikle bağışıklık sisteminin tam olarak olgunlaşmadığı yenidoğan döneminde bebeği etkileyebilir. Ancak influenza aşısı bebekte ilk 6 ayda uygulanması önerilmemekte. Özellikle gribin yoğun olarak görüldüğü sonbahar ve kış mevsiminde doğum yapacak anneler aşılanarak yeni doğanlarında korunacağı şeklinde çalışmalar mevcuttur. Annede bulunan grip virüsüne karşı oluşan antikorlar bebeğe geçerek pasif olarak bebeği korumaktadır. Ve grip aşısı yapılan annelerin bebeklerinde grip enfeksiyonu ve ateşli akciğer hastalıklarında azalma tespit edilmiştir. Ayrıca sağlık personeli ve yeni doğana bakan kişilerinde aşılanması kısmen de olsa bebeğe virüs bulaşmasını engelleyebilir. Griple ilgili belirtiler yaşayan kadınlar mutlaka hekim kontrolünde olmalı ve belirtiler, ateş yüksekliği dikkatle takip edilmelidir. Gerekli durumlarda gebelikte kullanılabilecek uygun ilaçlarla anne adayında hastalığın getirdiği semptomlar azaltılmaya çalışılır. Özellikle bol sıvı alınması, düzenli beslenilmesi, bu dönemde istirahat edilmesi yararlıdır. Ayrıca sigara içilmesi ve sigara dumanına maruz kalan kadınlarda belirtiler daha şiddetli ve akciğer sıkıntıları daha fazla olacağı için sigara mutlaka yasaklanmalıdır.
Anne adayına insanlarla temas sırasında özellikle toplu bulunan alanlarda öpüşme, tokalaşma gibi tensel temastan uzak durması, vitamin ve protein içeriği yüksek besin öğeleri ile beslenmesi önerilmelidir. Vitamin içeren tabletlerin gripten koruduğu konusundaki inanışlar ise ispatlanmış değildir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü önerilerine uygun bir yaklaşımda bulunmuş olup gebelikte 14. hafta sonrasında grip virüsünün yaygın olduğu sonbahar ve kış aylarında aşı yapılmasını önermiştir. Ancak aşının uygulanılabilirliği oldukça azdır. Nedeni genellikle gebelikte oluşabilecek tüm komplikasyonların aşı nedeniyle olduğunun düşünülmesidir. Ancak yapılan çalışmalarda böyle bir bağlantı kurulamamıştır. Ve mutlaka kış aylarında gebelik geçiren ve doğum yapacak kadınların aşılanması önerilmektedir.” şeklinde konuştu.
05 Kasım 2016 Cumartesi 07:17