"Günlük yaşam biçimi obeziteden korunmada en önemli faktördür"

Doç. Dr. Ahmet Nuray Turhan, obezite ile ilgili yaptığı açıklamada, "Genel sağlık politikaları içerisinde, kanserden korunma gibi özellik taşıyan durumlar aynı şekilde obezite için de geçerlidir.

20 Aralık 2016 Salı 13:50
"Günlük yaşam biçimi obeziteden korunmada en önemli faktördür"
Günlük yaşam biçimleri, kişiler için obeziteyi önlemede en önemli faktördür" dedi.

İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi doktoru Doç. Dr. Ahmet Nuray Turhan Obezite hakkında bilgi verdi. Obezitenin vücutta aşırı yağ birikimi olduğunu, kadın ve erkeklerde farklılık gösterdiğini söyleyen Nuray, "Vücutta aşırı yağ birikmesi sağlığı bozacak şekilde ise, durum obezite olmaktadır. Bu oran kadınlarda yüzde 32, erkeklerde ise yüzde 25’i geçmişse, bu vücuttaki yağ birikmesi obezite diye adlandırılmaktadır" diye konuştu.

"Obeziteden korunmak için taze meyve ve sebze yiyin"

Obezite ile mücadelede en önemli tedavi yöntemlerinden biri korunmak olduğunu söyleyen Turhan, "Davranış biçimleri ve yeme biçimleri, sosyal davranışlar içerisinde düzeltilmesi gereken durumlardır. Örneğin günlük yiyeceklerimize, taze meyve ve sebzelerin bol miktarda eklenmesi, egzersizlerin sıklaştırılması ve hayat biçimi olarak ele alınması önemlidir. Genel sağlık politikaları içerisinde, kanserden korunma gibi özellik taşıyan durumlar aynı şekilde obezite için de geçerlidir. Günlük yaşam biçimleri, kişiler için obeziteyi önlemede en önemli faktördür" şeklinde konuştu.

Obezite cerrahisine uygun olan hastaları seçmenin, uygun ameliyatı yapmak kadar önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ahmet Nuray Turhan, "Burada en önemli faktör, cerrahiye uygun olan hastaların kimler olacağını ayarlayabilmektir. Amerika Obezite Cerrahları Derneği'nin aldığı kararlarla birlikte, dünya obezite cerrahi dernekleri de paralel kararları ortaya koymaktadırlar. Vücut kitle indeksi 30'un üzerinde olan; beraberinde şeker, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı gibi başka ek hastalıkları olanlarda, başka yöntemler denenmiş fakat obezite tedavi edilmemişse, bu kişiler obezite cerrahisine uygun hastalar sınıfına girmektedirler. Kişinin vücut kitle indeksi 40'ın üzerindeyse, ek hastalığı olmasa dahi obezite cerrahisine uygun hasta konumundadır. Vücut kitle indeksi (VKİ), vücut kütlesinin (kg), uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır" dedi.

Obezite tedavi yöntemleri

Obezite cerrahisi tedavisinde Tüp Mide - Sleeve Gastrektomi, Gastrik Bypass, Duodenal Switch diye üç tane yöntem olduğunu söyleyen Turhan, “Tüp mide / sleeve gastrektomi ameliyatı, obezite cerrahisinde tüm dünyada en sık yapılan ameliyattır. Diğer obezite ameliyatlarının bazıları da en az sleeve gastrektomi kadar etkilidir. Obezite cerrahlarının artan sıklıkta sleeve gastrektomiyi önermelerinin belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Bunların başında; Ameliyata bağlı komplikasyonlarının diğer ameliyat tiplerine göre sleeve gastrektomide daha az olması gelir. Buna ilave olarak, risk/fayda oranı değerlendirmesi gelir. Daha kompleks, uzun süreli ve sonuçta daha yakın takip gerektiren ameliyatlarla, sleeve gastrektomi ile kilo kaybında ve metabolik düzelmelerde benzer ve istenilen sonuçlar alınırken, daha seyrek takip ve daha az vitamin, eser element eksikliği ortaya çıkar. Diğer taraftan ameliyat laparoskopik olarak yapılmakta ve gelişen teknik süreçlerle mükemmele yakın sonuçlar alınmaktadır.

Tüp mide - Sleeve Gastrektomi ameliyatı laparoskopik olarak yapılır. Karın duvarında 5 veya 6 küçük delik açılır. Karın içine karbondioksit gazı verilerek ameliyat için gerekli alan yaratılır. Tüp midenin istenilen ölçüde oluşturulması için, mideye özel bir tüp yerleştirilir. Bu tüpün sınırlarında mide stapler denilen tek kullanımlık aletler ile tüp haline getirilir. Stapler aynı anda dikiş atıp, kesme işlemini yapmaktadır. Midenin yaklaşık olarak yüzde 80-85 i çıkarılmaktadır. Kalan mide hacmi 100-150 ml kadardır. Bu miktar bir çay bardağı kadardır. Ameliyat sonunda kaçak testi yapılır. Mide içine boyalı bir madde verilerek ameliyat alanlarından sızıntı olup olmadığı araştırılır. Ayrılmış olan mide bölümü ise batın duvarında girişte kullanılan bir delikten çıkarılır. Daha güvenli sonuçlar için dikiş hattı üzerine bir kat daha dikiş konulur ve/veya özel yapıştırıcı (fibrin glue) uygulanır. Son olarak ameliyat alanına ince-silikon bir dren yerleştirilir. Ameliyatın süresi 60-90 dakika kadardır” diye konuştu.

"Teknolojiyle birlikte ameliyatlarda mükemmele yakın sonuç alınıyor"

Turhan, Laparoskopik Gastrik Bypass ameliyatının, obezite ameliyatları içinde kendini kanıtlamış ve sonuçları çok geniş çalışıldığını belirterek, "Son birkaç yıla gelinceye kadar açık farkla bütün dünyada en çok uygulanan yöntemdi. Tüp mide ameliyatlarının sonuçlarının gastrik bypass ile kıyaslanabilir olması ve tüp mide ameliyatlarının daha kısa sürede yapılabilirliği, daha az komplikasyon oluşturması ile seçeneklerde daha az kullanılmaktadır. Gastrik Bypass ameliyatı bütünüyle laparoskopik (kapalı) yöntemlerle yapılmaktadır. Teknolojinin sağladığı kolaylıklar, geliştirilen akıllı cihazlar ve aletlerle, obezite ameliyatlarının biyomekaniği anlaşıldıkça, mükemmele yakın sonuçlar alınmaktadır. Laparoskopik Gastrik Bypass ameliyatları, obeziteye etkinliği ve komplikasyonları göz önüne alınarak karşılaştırma yapıldığında, sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatları ile duodenal switch ameliyatları arasında konumlandırılabilir.

Standart gastrik bypass ameliyatının laparoskopik yöntemle yapılması altın standartdır. Karın duvarına milimetrik boyutta 5 veya 6 giriş yapılır. Buralara trocar adını verdiğimiz düz tüpler yerleştirilir. Kamera, çalışma aletleri ve staplerler trocarlar içinden geçirilerek kullanılacaktır. Karın içine karbondioksit gazı verilerek gerekli çalışma alanı yaratılır. İlk olarak midede küçük bir poş (kese) yaratılır. Mide yemek borusuna yakın olarak, yaklaşık 30-50 ml. kalacak kadar ikiye ayrılır. Poşun hacmi, tüm mide hacminin yüzde 5 i kadardır. Bu volüm kişide gıda alımını azaltacaktır. Midenin geride kalan yüzde 95 lik bölümünden artık gıda geçmeyecektir. İkinci aşamada, ince bağırsak belirlenen mesafeden ikiye ayrılır. Aşağıdaki bağırsak ucu yukarıya, yani mide poşuna doğru çıkarılır ve mide poşu ile ince bağırsak birleştirilir. Üçüncü aşamada, ince bağırsağın üst ucu, mide ile birleştirilmiş ince barsağın alt ucuna yaklaşık 100 cm. mesafede birleştirilir. Böylece gıdalar, midenin önemli bir bölümü ve ince bağırsağın yaklaşık 100 cm. lik bölümüne uğramadan doğrudan geri kalan bağırsakta sindirilecekleri için bu işleme mide bypass’ı denilmektedir. Başka bir deyişle gıdaların sindirimi için kısa yol oluşturulmuştur. Küçülen mide ile alınan gıda miktarı azaltılmıştır.

Bypass ile gıdaların emilimi azalacaktır. Ameliyatın her aşamasında stapler denilen bir yandan dikerken aynı anda kesebilen aletler kullanılır. Son olarak gerekli ameliyat alanına ince silikon bir dren (tüp) konulur. Ameliyatın toplam süresi ortalamaiki saattir. Bu süre hastanın vücut kitle indeksine ve daha önce geçirdiği ameliyatlara bağlı olarak uzayabilir” şeklinde söyledi.

"Duodenal Switch ameliyatı en etkili yöntem"

Duodenal Switch ameliyatının obezite tedavisinde en etkin yöntem olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ahmet Nuray Turhan, "Kalıcı kilo verme, yandaş hastalıkların düzelmesi değerlendirildiğinde ve özellikle Tip 2 diyabetin kontrolünde tartışılmaz üstünlüğü vardır. Duodenal switch ameliyatının obezite ve getirdiği hastalıklara böylesine iyi sonuçlar ortaya koymasına rağmen, yapılan bütün obezite ameliyatları arasındaki yeri yüzde 1’in altındadır. Bu ameliyatın tercihinde belli başlı kısıtlayıcı nedenler vardır. Duodenal Switch ameliyatı sonrasında erken ve geç dönem komplikasyonları, tüp mide ve gastrik bypass ameliyatına göre daha fazladır. Ameliyat sonrası uzun dönemde, beslenme bozuklukları ve vitamin/eser element eksiklikleri görülme sıklığı daha yüksektir. Güncel obezite cerrahisinde duodenal switch ameliyatının iki endikasyonu bulunmaktadır: VKİ fazla, 50 nin üzerinde olan, süper obez hastalarda, Daha önce obezite cerrahisi geçirmiş fakat yeniden kilo alan hastalara uygulanmaktadır" dedi.

Duodenal Switch ameliyatı nasıl yapıldığını da anlatan Turhan, sözlerini şöyle tamamladı: "Standart duodenal switch ameliyatı laparoskopik olarak yapılır. Karın içine karbondioksit gazı verilerek ameliyat için gerekli alan yaratılır. Mide stapler denilen tek kullanımlık aletler ile tüp haline getirilir. Onikiparmak bağırsağı mide çıkışına yakın olarak kesilir. İnce bağırsak kalın bağırsak ile birleştiği yerin 2.5 metre ilerisinden ikiye bölünür. Bağırsağın alt ucu onikiparmak bağırsağı ile birleştirilir. Bu yeni beslenme yolu olacaktır. Ayrılmış olan bağırsağın üst ucu beslenme yolu olan ince bağırsakla birleştirilir. Duodenal switch ameliyatı, tüp mide ve gastrik bypass ameliyatlarının bir araya getirilmesi gibidir. Bu nedenle obeziteye etkinliği yüksektir. Yine aynı nedenlerle, komplikasyon riskleri de aynı oranda daha yüksektir" diye konuştu.

İHA

banner119
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner56

banner108