CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ziraat veya kamu veya bütün bankaların devreye girerek üreticiye en az iki yıl faizsiz kredi açması lazım. Ukrayna-Rusya savaşı uzun sürerse üçüncü yıl devreye girebilir. Böylece sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmiş olur. Yani böylece kendi çiftçisini, üreticisini, domatesçisini ezdirmemiş olur" dedi.
‘Büyük Örgüt Buluşması’ için Antalya’ya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kumluca Expo Domates İhtisas Fuarı’nın açılışına katıldı. Kumluca Toptancı Hali’nde düzenlenen fuarda konuşan Kılıçdaroğlu, çiftçinin yüzü gülüyorsa herkesin yüzünün de güleceğini vurgulayarak, tarımın artık stratejik bir sektör olduğunun altını çizdi. Çiftçinin yüzünün gülmemesi halinde kimsenin rahat edemeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Pandemi gerçeği bize gösterdi ki tarımı olmayan, tarımı gelişmemiş bir ülke bir şekliyle açlığa mahkum olabilir ve temel ürünlerini dışarıdan getirmek zorunda kalabilir. Toprağımız, suyumuz, güneşimiz, çalışkan insanlarımız var. O zaman biz neden buğdayı, arpayı, mercimeği, pamuğu, canlı hayvanı, eti dışarıdan getiriyoruz. Bu soru temel bir sorudur ve bu soruyu bütün üreticilerimizin düşünmesi lazım. Değerlerimiz, imkanımız, bereketli toprağımız ve çalışkan insanlarımız var. O zaman neden dışarıdan getiriyoruz, neden bir açlık, yoksulluk kriziyle karşı karşıya kalıyoruz? Bunu hepinizin düşünmesini isterim” diye konuştu.
"Çözümün adresi siyaset kurumdur"
Çözümsüz bir sorunun olmadığına değinen Kılıçdaroğlu, ”Sorunu nasıl çözersiniz. Sorunu çözmekte samimiyseniz, sorunu yaşayanı dinleyeceksiniz. Başkanları, çiftçiyi, üreticiyi çağıracaksınız derdini dinleyeceksiniz. Masa başında sorun çözülmez, alana ineceksiniz, sorunu öğreneceksiniz ki soruna neşter atıp, çözebilesiniz. Sorunu çözmek kolaydır ama sorunu çözmek için önce sorunun ne olduğunu bilmek lazım. Elbette sorun var. Zamları siz de biliyorsunuz, gübreye, naylona, ilaca, gübreye, elektriğe bütün bunları biliyoruz artık. Nasıl aşacağız, çözeceğiz bunları? Çözümün adresi siyaset kurumudur, siyaset çözecek bunu. Siyaset kurumu akılla, bilgiyle, birikimle çözecek. Sorunu yaşayanı dinleyecek ve sorunu çözecek” ifadelerine yer verdi.
"Tarımda planlamamız yok"
“Zam yapıldı mı evet, iyide bu ürünü alacak vatandaşın cebinde parası yoksa ürünü nasıl alacak?” diyen Kılıçdaroğlu, “Sorun bir yumağa dönüşürse çözümü daha da zor olur. Sorunu başlangıçta tespit ederseniz sorunu kısa süre içinde çözersiniz ve sorun derinleşmez. Bir devletin planlama yapması lazım, kim hangi ürünü ekecek. Bizim planlamamız yok. Bu sene soğan, patates çok iyi hep beraber patates, soğan ekiyoruz. Bir sene sonra bakıyoruz iflas. Oysa devletin havza bazlı planlama yapması lazım. Planlama yapılınca herkes üretir, kazanır, alın teri döker ve evine huzur içinde gider. Dışarıdan ürün almayız, tam tersine dünyanın bütün ülkelerine ihraç ederiz. Sanki Türkiye’de bütün araziler ekiliyor, herkes çalışıyor, efendim gidip biz Afrika’da arazi kiralıyoruz, Afrika’da ekeceğiz, üreteceğiz. Ya Türkiye’de üretmeyecek miyiz? Bu ülkede olması lazım. İşin özeti şu; maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat, tarımdaki sihirli formül budur. Bunun altına indiği andan itibaren devlet olarak ben alacağım, çünkü çiftçinin zarar etmesini istemiyorum diyecek. Böyle olduğu takdirde çiftçi zarar etmez” açıklamasında bulundu.
"Üreticinin hakkı ve hukuku korunmalı"
“Domates üretiyorsunuz, bir ihtisas borsası kuruyorsunuz, hedefe kilitleniyorsunuz. Kumluca’nın domatesini Türkiye’de değil sadece dünyada tanıtmak istiyorsunuz” diyen Kılıçdaroğlu, “Organik domates üretiyorsunuz ve dünyanın her tarafında kabul görür. Ama daha çok Rusya ve Ukrayna’ya satıyorsunuz. Şimdi orada savaş çıktı, malınızı sattınız, büyük kısmını gönderdiniz, ihracatçı alacağının yaklaşık 80 milyon dolarını alamadı. Şimdi burada iktidarın devreye girmesi lazım. Üreticinin hakkını, hukukunu koruması lazım. Mal geldi mi, gümrüğü geçti mi, tüketildi mi, alındı mı alındı, o zaman 80 milyon doları bana vereceksiniz. Kim, hangi ülkeye ihraç etmişseniz o ülkenin siyasi otoriteleriyle oturup bu sorunu çözmek zorundasınız. Bu sorun çözüldüğünde ihracatçı alıp, üreticinin hakkını teslim edecek. Eğer bu olmazsa birinci sorun çıkıyor. İkinci sorun güzel, dünya çapında domatesleriniz var. Ukrayna, Rusya’ya da ihraç ediyorsunuz. Hatta üretim ve talepte artıyor. Ama eskiden paranızı dolar olarak alıyordunuz, şimdi savaş nedeniyle size dolar değil ruble vereceğiz diyorlar. ABD doları karşısında ruble giderek değer kaybediyor. Onun değer kaybetmesi de bir anlamda üreticinin hakkını alamaması demektir. O zaman makul bir parite üzerinden ihracatçının hakkının ödenmesi için siyasal iktidarın devreye girmesi lazım” dedi.
"Çiftçiye en az 2 yıllık faizsiz kredi açılması lazım"
Bazı bankaların, özellikle özel bankaların rubleyi alıp, çok daha düşük bedel karşılığı ödeme yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “İyi de kardeşim ben hakkımı istiyorum. Bunun için de Ukrayna ve Rusya’yla ilişkilerin de devam etmesi lazım. Özel bankalar sizin hakkınızı ödemiyorsa kamu bankalarının devreye girmesi lazım. Adı ne Ziraat Bankası. Çiftçinin bankası değil mi, çiftçi zorda ve Ziraat Bankası’nı devreye koymanız lazım. Bankaların devreye girip belli makul parite üzerinden çiftçinin hakkının ödenmesi gerekiyor. Üçüncü sıkıntı, ihracatçı 80 milyon dolarını alamıyorsa çiftçiye parasını ödeyemeyecektir. Ziraat veya kamu veya bütün bankaların devreye girerek, üreticiye en az iki yıl faizsiz kredi açması lazım. Savaş uzun sürerse üçüncü yıl devreye girebilir. Böylece sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmiş olur. Yani böylece kendi çiftçisini, üreticisini, domatesçisini ezdirmemiş olur. Görevini yapmış olur. Sosyal devlet dediğiniz budur. Üreticinin alın terinin yanında duran devlete diyoruz ”diye konuştu.
"Çiftçi gülerse herkes güler"
CHP’nin hep eleştirileriyle gündeme geldiğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, “Bize hep derlerdi ki şu CHP var ya CHP hep eleştirirler. Hepinizin huzurunda bu sorunun nasıl çözülmesi gerektiğini üç ayrı öneriyle kamuoyuyla paylaştım. Sizin nasıl hakkınızı savundum. Söylediğim hiçbir şey havadan değil. Efendim paramız yok diyebilirler. Hayır efendim bu bir siyasi tercihtir, elin oğluna gelince dünyanın parasını veriyorsun, çiftçiye gelince niye vermiyorsun. Elin oğluna gelince dolar bazında garanti veriyorsun. Bir de vergiye tabi tutmayacağım diyorsun, e çiftçi hem üretiyor, hem vergi veriyor, ihracat yapıyor, ülkeye dolar getiriyor. Daha ne istiyorsun sen. Kimi destekleyeceksin havadan para kazananı değil, çiftçiyi, üreteni, alın teri dökeni kazandıracaksın. O kazandığı zaman hepsi güler. Çiftçi gülüyorsa hepimiz güleceğiz, sevineceğiz” dedi.
"211 milyar TL ödenmedi"
Tarımın stratejik sektör olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Arabanız, buzdolabınız, çamaşır makineniz, koltuğunuz olmayabilir ama günde üç kez yemek yemek zorundasınız. Karnınızı kim doyuracak çiftçi ve o sektöre önem vermek lazım. ‘Para yok diyecekler’ para var kardeşim. Çiftçinin hakkı var. Tarım Kanunu madde 21, ne diyor; her yıl çiftçi milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilir, vereceksin diyor. Bugüne kadar verilmedi. Çiftçinin iktidardan 211 milyar TL alacağı var. Çiftçi şimdi zor durumda. Bunun nedeni ne? Kendi iradesinin dışında gelişen olay, Ukrayna-Rusya savaşı. O savaşta her ülke kendi halkını koruyor, sen de kendi halkını koruyacaksın. Senin görevin o üreteni koruyacaksın. 211 milyar TL bugüne kadar ödenmedi. Fazla bir şey tutmaz. Hesabını yaparsın, zarar hesabını yaparsın, mal başka ülkeye satılmazsa o sorunu çözersin, sosyal devletin gereğini yaparsın. Diyorlar ya öneri gelmez, bunlar hep eleştiriler diye” dedi.
"Çözülemeyecek sorun yok"
Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığının atlını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, ”Akılla, bilgiyle, birikimle, istişare ile çözülür. Danışmak çok önemlidir. Sorunu çözmek isterseniz, Kumluca’dan beş kişiyi çağırırsınız, ya sorun varmış bana anlat nasıl çözülür, aklında çözüm var mı dersiniz, size anlatırlar ve sorun çözülür. Bu fuar Kumluca’ya bereket ve huzur getirsin. Türkiye’nin bütün coğrafyasında güzel fuarlar yapılsın. Çünkü fuarlar alın terinin sergilendiği yer demektir. Fuar demek çiftçinin ürettiği ürünlerin sergilenmesi demektir. Fuar özgüven demektir. Fuarı gerçekleştiren bütün başkanlara, herkese teşekkürler” ifadelerini kullandı.
Antalya Büyükşehir’den çiftçiye destek
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de, Türkiye’de örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada olan Antalya’nın tarımda da ülkenin yüzde 50’i ihtiyacını karşıladığını belirtti. Üretim maliyetlerinin yüksek olmasının üreticinin belini büktüğünü söyleyen Böcek, “Bu yüksek girdi maliyetleri tüketicimize de yansımaktadır. Üretici desteklenmelidir. Çiftçinin sorunlarını biliyorum. Alın terini, emeğinin hakkını en iyi anlayanlardan biriyim. Yerelden kalkınma projeleri uygulamaya tarımda çarkların dönmesi için gayret ediyoruz. Sulamada enerji kapalı devre sulama sitemi, ekipman ve ürün desteği gibi birçok projeyi hayata geçirdik. Çevre dostu uygulamalar ile tarımı geleceğe taşıyoruz. Vahşi sulama ile mücadele ediyoruz” dedi.
Fuarın açılış kurdelesini kesen Kılıçdaroğlu, daha sonra stantları ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’na Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve CHP Antalya milletvekilleri de eşlik etti.