''Neydi o 7 Haziran’dan sonraki afraları, tafraları, cakaları. Biz yaparız, biz ederiz, biz buranın sahibiyiz. İşte biz buranın sahibiyiz. Bilesiniz ki bunlara nefes aldırmayacağız. Sadece 780 bin kilometrekare içerisinde değil. Bulundukları her yerde nefes aldırmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti ne yaptığını iyi biliyor” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 26 ilden gelen korucu başları ve korucu dernekleri temsilcileri ile bir araya geldi. Gölbaşı Vilayetler Evi’nde gerçekleşen programda konuşma yapan Bakan Soylu, Türkiye’nin uzun bir terör tecrübesinin olduğunu ve 1980 yılı sonrasında PKK terör örgütü ile mücadele etmek durumunda kaldığını söyledi. İster kentli ister dağlı olsun hiçbir terör örgütünün Türkiye’nin kendi iç benliklerinden doğmadığına dikkat çeken Soylu, “Arkalarında, terörü bir yönetim aracı olarak kullanan önemli bir gizli servis, batı aklının ve net bir şekilde bu aklın desteğini barındırmaktadırlar. Sadece sınırlarımız içerisinde değil, sınırlarımızın dışında da terörün araçsallaştırılmasına şahit oluyoruz. Kısa sayılabilecek bir sürede gelişerek, ciddi bir tahribat yaratan DEAŞ terör örgütü buna iyi bir örnektir. Fırat Kalkanı Operasyonu'nda, örgütün geri çekildiği yerlerde yaptıklarına bakıyorsunuz; tüneller, silah fabrikaları, hatta hava araçları. Bütün bunların sadece basit bir terörist aklı olduğuna inanmak mümkün değildir. Bunun mühendisliğinin, organizasyon yapısının, maddi kaynağının, nitelikli insan kaynağının bir şekilde daha gelişmiş medeniyetten ithal edildiği ortadadır. Ülkemizde de PKK’nın uzun süre varlığını sürdürebilmesi, dış destekler ile mümkün olabilmiştir.
Operasyonlar sırasında örgütten ele geçirilen silahların çoğu bugün Türkiye aleyhine bir takım kampanyalar yürüten Avrupa ülkelerinin imalatıdır. Bir takım dernekler eliyle örgüte yapılan maddi yardımların raporları ve kayıtları elimizde mevcuttur. Türkiye’de adı sanı duyulmamış, herhangi etkinliği olmayan bir derneğe baktığınızda, Avrupa’nın bir ülkesinden yüz binlerce dolar ve euro gitmiş. İşin ilginç olanı, yardımların miktarı ülkedeki siyasi ortama göre kendine miktar değiştirmiş. Bir önceki yıl kuruluş yardımı almayan sivil toplum örgütü, PKK’nın geri çekilme maskesi altında yığınak yaptığı dönem öncesinde çok ciddi yardımlar almış. Ertesi yıl operasyonlar başlayınca birdenbire yardımlar kesilmiş. Bu fotoğrafı okumak, bunu iyi görmek, dünya kamuoyu açısından söylemek isterim ki; bununla yüzleşmek zorundayız. Eğer dünya 21. yüzyılı bir barış yüzyılı yapmak istiyorsa, terörü başka ülkeleri araçsallaştırmak ve özellikle Ortadoğu’yu yönetme aracı olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Bunu sadece insani değerler için değil, kendi bekası içinde yapmalıdır. Bilinmelidir ki terör Ortadoğu’da durduğu gibi durmuyor. Kullanılan silahın namlusu bir şekilde kullananın kendisine dönüyor” diye konuştu.
“Alımlar tamamlandığında güvenlik korucusu mevcudumuz 51 bin 148 olacaktır”
Türkiye’nin terörle mücadelede, kendi mücadele reflekslerini de devreye soktuğunu vurgulayan Soylu, korucuların bazen kendi başlarına kaldığını ve oralarda büyük bir mücadele ortaya koyduklarını ifade etti. Ak Parti hükümetleri döneminde, koruculuk sisteminin yeniden ele alındığını ve son dönemde atılan adımlarla sistemde ciddi bir iyileştirmenin sağlandığını belirten Soylu, şu bilgileri verdi:
“Ülkemizde halen 47 bin korucu vardır. Bunun bir kısmı ortaya koyduğumuz Kanun Hükmündeki Kararname ile 45-50, 50-55yaş arasındakiler emekli oldular. Şu an onlar emekli olduktan sonra kalan korucu sayımız 29 bin 432’du. Emekli olanların yerine yakınları, akrabaları, çocukları başta olmak üzere yaklaşık 21 bin 716 güvenlik korucusu alımını önemli ölçüde tamamladık. Bu alımlar tamamlandığında güvenlik korucusu mevcudumuz 51 bin 148 olacaktır. Ayrıca 18 bin 675 gönüllü güvenlik korucumuz mevcuttur. Korucularımızın yaş ortalaması 41.5 olduğu için bir süre önce 18 bin 66 kişi kendi istekleri ile emekli olmuştur. Bunların yerine alınan kardeşlerimizin alım süreci tamamlandığında Türkiye’deki korucularımızın yaş ortalaması 32 olacaktır. Koruculuk sistemimizde önemli bir eksiklik, kurumsal yapı anlamında korucularımızın bağlanacağı bir birim olmamasından kaynaklanıyordu. Bu sorunu da gidermek amacıyla İçişleri Bakanlığı bünyesinde Korucular Daire Başkanlığı kurularak, Jandarma Genel Komutanlığı ile birlikte bir sistemi işletmeye başladık. Artık korucular ile ilgili bütün iş ve işlemlerin tek elden kontrol edilmesi sağlanmıştır. Korucularımıza operasyonlarda ek tazminat alma imkanı sağlanmış, silah ruhsatlarından alınan harçlar bir defaya mahsus olarak kaldırılmış, operasyonlarda askerimiz ve polisimiz ile aynı silah, aynı teçhizatı kullanma imkanı getirilmiştir. Emekli olan korucularımızın da operasyonlara katılabilmesi ve operasyon tazminatı alabilme imkanı tanımıştır. Korucularımızın maaşlarında iyileştirmeler yapılmış, bin TL olan maaşları Ocak 2017 tarihi itibariyle bin 411 TL’ye yükseltilmiştir. 45-50 yaş arası güvenlik korucularımıza tazminatlı emeklilik hakkı getirilmiş, güvenlik korucularımızın sağlık ve tedavi giderleri genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır.”
“Birilerinin sözde özerklik ettiği yerlerde dolaşıyoruz”
Türkiye’nin en büyük gücünün birlik ve kardeşlik olduğunu kaydeden Soylu, “PKK tehdidi, Türkiye’nin birliğini ve kardeşliğini hedef almaktadır. Güvenlik koruculuğu sadece silahlı bir güç projesi değildir. Mesele namlu sayısını arttırma meselesi değildir. Mesele Türkiye’nin kardeşliğine saldıran bu hain terör örgütüne karşı yine kardeşlik ile cevap verebilmektir. Bütün dünyaya PKK’nın bir etnik kimlik meselesi olmadığını, düzmece, dışarıdan destek alan ve bugün bitme noktasına gelmiş bir terör örgütü olduğunu, hiçbir sosyal ve toplumsal tabanın desteğinin olmadığını açıkça göstermektedirler. Birilerinin sözde özerklik ettiği yerlerde dolaşıyoruz. Şanlı bayrağımızın gölgesinde dolaşıyoruz. Esnafımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı ziyaret ediyoruz. Zaman zaman ev ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Herkes bu terörün biran önce bitmesini istiyor. Tunceli’de her yüz gencimizden 90’ı bir tek talepte bulunuyor. Hiç birisi PKK ile ilgili, mevcut durum ile ilgili en ufak bir şey söylemiyor. Meseleyi, sosyal, ekonomik ve siyasi boyuta taşıyabilmek; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ne varsa Bingöl’den Diyarbakır’a kadar, Şırnak’tan Bitlis’e kadar o bölgede yaşayan insanlarımıza aynı gelişmişliği, aynı standardı ve aynı hayat kalitesini getirme konusunda irade ortaya koyabilmeli ve önünü açabilmeliyiz” açıklamasında bulundu.
“Birilerinin palavralarına inanmayın”
“Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresine iyilik tohumu ekiyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Bakan Soylu, şunları söyledi:
“İyilik tohumunu, bu kardeşliğimizi güçlendirerek, bugün maalesef kötücül duygulara ve kötücül ruhların esareti altında kalmış Batı’ya da iyilik tohumlarını güçlenerek, büyüyerek, zenginleşerek ekeceğimizi ifade etmek istiyorum. Terör, yatırımcıyı engelledi, üniversitelerin gelişmesini engelledi, gencimizi işsiz bıraktı, Batı ile Doğu arasında kavga çıkartmaya çalıştı, insanlarımızı ötekileştirmek için bir anlayış ortaya koymaya çalıştı. Hiç endişeniz olmasın, dağların her tarafında biz onları arıyoruz, onlar sıçan gibi kaçıyorlar. Ancak eylem yapabilirler, yola kalleş gibi EYP döşeyebilirler, arkadan vurabilirler, pusu kurabilirler ama neydi o 7 Haziran’dan sonraki afraları, tafraları, cakaları. Biz yaparız, biz ederiz, biz buranın sahibiyiz. İşte biz buranın sahibiyiz. Bilesiniz ki bunlara nefes aldırmayacağız. Sadece 780 bin kilometrekare içerisinde değil. Bulundukları her yerde nefes aldırmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti ne yaptığını iyi biliyor. Bir taraftan DEAŞ ile bir taraftan PKK ile bir taraftan FETÖ ile çok önemli bir mücadeleyi gerçekleştiriyoruz. 30 bin Suriyeli kardeşimiz bugün Cerablus’ta ortaya koyduğumuz anlayış ile beraber Türkiye’den gitti ve oraya yerleşti. Aynı şekilde kararlı ve aynı şekilde Cerablus gibi olacak ve buradan kardeşlerimiz El Bab’a gidecek. Siz birilerinin palavralarına inanmayın. Hem terörü onların bize getirmeye çalıştığı bölgede engellemeye çalışıyoruz, hem de insanlığın bütün dünyaya ne olduğunu göstermeye çalışıyoruz.”
"Terör örgütü artık uzatmaları oynamaktadır"
Terörün biteceğini, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde cazibe merkezlerinin olacağını kaydeden Soylu, “Adıyaman’a şu ana kadar 3.5 milyar TL, Ağrı’ya ise 1 milyar TL yatırım talebi oldu. Adıyaman’da 19 bin kişi, Ağrı’da 4 bin 400 kişi, Ardahan’da bin 590 kişi, Batman’da 30 bin kişi iş sahibi olacak. Terör bitecek. Bu daha başlangıç. Oralar, istihdamın olduğu, işin olduğu, insanların yarına umutla bakabildiği, çocukların aileleri ile birlikte rahat rahat alışveriş yapabildiği bir bölge haline gelecektir. Örgütün sözcülüğünü yapan partilerin vekilleri esnafa gittiğinde, esnaf kepenklerini kapatarak cevap verdi. Eskiden devlet mensubu geldiği zaman kepenklerini kapatan esnaf, onların yüzlerindeki o iğrenç maske düşünce yüzlerinin ne olduğunu görünce onlara 'hadi bakalım' dedi. Bizim orada yaşayan Kürt kökenli vatandaşımızın devleti ile bu ülkedeki hiç kimseyle bir meselesinin olmadığını, terör örgütünün tehditlerine, baskılarına artık aldırmadığını açıkça gösteren bir mesajdır. Diyarbakır’da 37 bin 246 kişiye cazibe merkezleri programları ile iş imkanı sağlanacak. Ey PKK! Sadece senin köküne kibrit suyu ekmiyoruz. Terörle yaptığımız mücadelede, ekonomiyle, gelişmeyle, zenginlikle, attığımız adımlarla, sosyal politikalarımız ile beraber bugün yepyeni bir Türkiye’nin güçlü adımlarıyla bunu sağlamaya çalıştığımızı burada ifade etmek istiyorum. Mardin’de 28 bin, Muş’ta 10 bin 361, Şırnak’ta 5 bin, Tunceli’de bin, Van’da 15 bin insanımıza iş imkanı sağlanacak. Bu bölgeyi terörle terbiye etmeye çalışanlara karşı 'biz buna müsaade etmeyeceğiz' diyen bir anlayışı ortaya koymaktadır. Terör örgütü artık uzatmaları oynamaktadır. Emin olun ki biz bu meseleyi çok da uzatmayacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.
İHA