Doç. Dr. Şahin, AA muhabirine, diz kireçlenmeleri konusunda kendisinin de aralarında yer aldığı 10 ülkeden 21 bilim insanının, "Diz Kireçlenmelerinde Alt Gruplar ve Hedef Egzersiz Tedavileri" çalışma grubu adı altında İngiltere'nin Keele Üniversitesinde araştırma yaptığını söyledi.
Obezitenin yaygınlaştığını, bunun en başta kas iskelet sistemini etkilediğini vurgulayan Şahin, diz kireçlenmesini engelleyen en önemli etmenin egzersiz, tetikleyenin ise obezite olduğunu belirtti.
Obezite nedeniyle insanı ayakta tutan kas iskelet sistemine fazla yük bindiğini, bunun da en çok diz kireçlenmesi ve ağrılarına yol açtığını dile getiren Şahin, bugün çoğu işin masa başında halledilmesiyle yaşanan hareketsizliğin diz ağrılarında etkili olduğunu kaydetti.
"İleri yaşlarda olur algısı, son yıllarda yıkılır hale geldi"
"Günümüzde diz kireçlenmelerinde oldukça şiddetli bir artış görülüyor." diyen Şahin, şöyle devam etti:
"2011'de uluslararası alanda yapılan çalışmalarda 20 yıl içerisinde kadınlarda 2, erkeklerde ise 3 kat diz ağrılarının artacağı belirtildi. Şu anda zaten kas iskelet yapısında diz ağrısı çekenlerin oranı yüzde 20-30. Gelecekte bu oranın yüzde 50-60'a çıkacağı görülüyor. Son 20 yılda da bu oranın artmasındaki en önemli neden obezite, yani şişmanlık. İnsanlar gittikçe kilo alıyor, dünya obez hale gelmeye başladı. Bu, şu an bütün ülkelerin sorunu."
Eskiden diz, boyun, bel ve kemik ağrılarının ileri yaşlarda olduğu algısının bulunduğuna değinen Şahin, "Bu, son yıllarda yıkılır hale geldi, en önemli nedeni obezite, kilo. Bizim klasik kitaplarımızı açıp baktığınız zaman diz ağrılarında kilo vermenin çok önemli olduğu vurgulanır. Kilo vermenin ağrıları yüzde 50 azalttığı görülüyor." ifadelerini kullandı.
Batı ülkelerinde insanların Türkiye'dekilere oranla daha fazla egzersiz, spor yaptığına işaret eden Şahin, spora önem verilmemesinin gelecek yıllarda insanların önüne sağlık problemi olarak çıktığını, hareketsizliğin önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.
"Sürekli arabalardayız, yürümüyoruz"
Günde 45 dakikalık tempolu yürüyüşün bile kas iskelet sistemine oldukça faydalı olduğunu dile getiren Şahin, şunları kaydetti:
"Obeziteye gidişin bir diğer nedeni hareketsizlik. Hastalarımdan genelde şu şikayeti duyuyorum, 'Spora başladım ama 2-3 ay dayanabildim. Ondan sonra bıraktım.' Kimse maalesef düzenli spor, egzersiz yapmıyor. Yoğun iş temposunun olması, spora yeterli zaman ayıramamak, sporu benimsememek bizim sıkıntılarımız. Sporu sevmeliyiz ve bu diz ağrılarının önüne geçmeliyiz. Sürekli arabalardayız, yürümüyoruz. Sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlığını hayatımıza soktuğumuz zaman ciddi anlamda diz problemlerinden, kireçlenmelerden kurtulacağız."
Kilo veren hastaların dizinde rahatlama olduğunu anlatan Şahin, "Bunu başaramayan hastalara fizik tedavi, enjeksiyon tedavi, hatta ameliyat bile uygulamak zorunda kalıyoruz. Ancak bunlar kalıcı çözüm olmuyor. Az da olsa kilo ve hareketsizliğin dışında genetik olarak diz ağrıları çekenler de var." diye konuştu.
Şahin, yaptıkları çalışmalara göre şimdilik en etkili tedavi yönteminin egzersiz olduğunu sözlerine ekledi.
AA