Mide asidinin yukarı kaçması sonucu boğaz reflüsü ortaya çıkıyor. Rahatsızlığın boğazda gıcık hissi, yanma, acı bir tat, ses kısıklığı gibi belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Acıbadem Taksim Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Gediz Murat Serin, bu belirtilerinden dolayı en sık farenjit ve sinüzit gibi hastalıklarla karıştırıldığını söylüyor.
Doç. Dr. Serin, mide hastalıklarının günümüzde sık rastlanan ve o yüzden de belirtileri hakkında bilgi sahibi olunan sorunların ilk sıralarında geldiğini belirterek, “Özellikle mide reflüsü. Öyle ki, her 20 kişiden birinin reflü sorunuyla tanıştığı biliniyor. Midedeki asidin yemek borusuna doğru kaçması şeklide tarif edilen reflünün boğazda da olabileceğini biliyor musunuz? Boğaz reflüsü olarak bilinen bu sorun, mide reflüsünün adeta bir uzantısı. Boğaz reflüsü, kişinin boğazında yanma, öksürük, ses kısıklığı gibi belirtiler verdiği için, benzer semptomlara yol açan üst solunum yolları hastalıklarından farenjit ve sinüzit ile karıştırılabiliyor. Boğaz reflüsünün bunlar dışında kendine has semptomları yok, bu nedenle tanısı zor bir hastalık. Bazen boğaz reflüsü tanısı koymada çok özel muayenelere ihtiyaç duyuluyor. Özel kameralı muayeneler ile mide asidinin gırtlağın arka bölümünde yol açtığı erozyonlar tespit edilebiliyor” diye konuştu.
“Boğaz reflüsünü mide reflüsünün bir uzantısı gibi düşünmek gerekir”
Midenin işleyişine bakıldığında aslında sindirimi kolaylaştırmak için salgılanan mide asidinin aşağıya yani ince bağırsağa doğru yol alması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Serin, “Normalde yemek borusuyla mide arasında kastan oluşan bir kapı, mide asidinin yukarı kaçmasını engelliyor. Günde bir miktar ve az sayıda (10-20) geriye kaçışın normal kabul edildiğini belirten Doç. Dr. Murat Gediz Serin, mide asidinin hangi sebeplerle geri kaçabileceğini ise şöyle anlatıyor: “En sık görülen nedeni yemek borusuyla mide arasında sfinkter dediğimiz kapının fonksiyonunun bozulması. Bu bozulmayı yediğiniz şeylerden duygusal durumunuza kadar pek çok şey etkileyebiliyor. Ayrıca genetik yatkınlıklar, sigara ve alkol kullanımı da reflü oluşumunda etkili. Asit mideden geri kaçtığı zaman, yemek borusuna doğru yükseldiğinde buna mide reflüsü (gastroözefageal), daha yukarı kaçarsa boğaz reflüsü (larengofarengeal) adı veriliyor. Mide ve boğaz reflüsü, temelde aynı rahatsızlık çünkü her ikisi de mideden kaynaklanıyor. Boğaz reflüsünü mide reflüsünün bir uzantısı gibi düşünmek gerekir, sonuç olarak aynı yerden kaynaklanıyorlar fakat boğaz reflüsünü hastalığın daha uzun sıçraması olarak düşünebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Boğaz reflüsü başka rahatsızlıklarla karışabilir”
Aslında mide ile boğaz reflüsünün arasındaki temel farkın göğüste yanma olduğunu kaydeden Doç. Dr. Serin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mide reflüsünde göğüste yanmanın çok tipik bir bulgu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gediz Murat Serin, boğaz reflüsü olanlarda bu etkinin görülmeyeceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Boğaz reflüsünün tipik özellikleri ise, boğazda gıcık hissi, yanma, temizleme hissi, öksürük, ses kısıklığı gibi yakınmalardan oluşur. Kimileri de ağzına sanki acı su geliyormuş gibi hissettiğinden yakınır. Boğaz reflüsü başka rahatsızlıklarla karışabilir, buna örnek olarak farenjit ve sinüzit gibi üst solunum yolu hastalıkları. Dolayısıyla kişi ‘Ben reflü müyüm?’ diye gelmiyor. ‘Çok sık farenjit oluyorum, Geçmeyen bir öksürüğüm var, Ağzımda acı bir tat var’ diye geliyor. Bu semptomları üst üste koyarak diğer rahatsızlıkları dışlayarak bir ön tanı koyuyoruz ardından reflüyü bastıracak ilaç tedavisine yöneliyoruz. İlaca verilen cevap aslında bizi reflü tanısına götürüyor. Kişi ilaçlardan fayda görüyorsa, tanı koymak daha kolaylaşıyor. Reflü de nadiren cerrahi müdahale tercih ediliyor. Çok ciddi bir mide ve boğaz reflüsü olduğunda ameliyat düşünülür ama bu oran çok düşük. Burada ilaçlarla birlikte daha çok yaşam şeklinde dikkat edilmesi gerekiyor.”
Reflüden kurtulmak için neler yapılmalı ?
Doç. Dr. Serin, reflüden kurtulmak için ise, alkol ve sigaradan uzak durulması, beslenmeye dikkat edilmesi, sebze meyve ağırlıklı beslenilmesi, kola, salça, ketçap, domates, portakal, mandalina, limon ve sirke gibi asit içeriği olan gıdalardan kaçınılması, kahve, çikolata gibi gıdaların fazla tüketilmemesi, stresten mümkün olduğunca uzak durulması, akşam yemeğinin uyumadan en az iki saat önce yenilmesi, yemeklerden hemen sonra yatış pozisyonuna geçilmemesi ve yatarken başın altına yastık koyarak yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.
İHA