Hisar Intercontinental Hospital Hiperbarik Oksijen Tedavisi Bölümü Uzmanı Dr. Fulya Erişkon, hiperbarik oksijen tedavisinin kullanım alanları hakkında bilgi verdi
Hiperbarik oksijen tedavisinin, yüzde 100 oksijen verilen bir medikal uygulama olup, deniz seviyesinde, atmosferik basıncın 2-3 katı (genelde 2.5-2.6 katı) oksijen tedavisi uygulanması esasına dayandığını söyleyen Erişkon, bu sayede hedef dokularda azalmış olan oksijen miktarı kullanılan kabin basıncına bağlı olarak 20 kata kadar yükseltilebildiğini belirterek, kontrolsüz diyabet sonucu meydana gelen diyabetik ayak yaralanmalarında iyileşme sürecini de büyük ölçüde kısalttığını açıkladı.
Diyabetik ayak yaralanmalarında doğru tedavi uygulanmaması ile hastaların birçoğu uzuvlarını kaybedebildiğini vurgulayan Dr. Fulya Erişkon,
"Hiperbarik oksijen tedavisiyle özellikle diyabet hastalarının yaralarının daha hızlı iyileşmesini sağlayan oksijen dokulara daha hızlı ulaşır. Oksijensizlik nedeniyle görevini yapamayan hücreler desteklenmiş olur. Oksijensiz ortamda üreyen bakterilerin üremesini engeller ve bunların ortama saldığı bazı toksinlerin etkinliğini azaltır. Vücudun savunmasında görevli hücreleri destekler. Hastalar kabin içine alındıktan sonra koltuklarına yerleştirilir ve dalış denilen işleme başlanır, dalış deyimi basıncı arttırmak anlamındadır. İstenilen basınca ulaşıldığında hastalar içeride bulunan oksijen dağıtım sisteminden maske yardımı ile yüzde 100 oksijen solurlar. Hiperbarik oksijen tedavisi uygulamalarında hastaların büyük çoğunluğu normalde içinde bulunduğumuz atmosferik basıncın 2-2,5 katı yani deniz altında 10-15 metre derinliğe eş basınç altında oksijen solurlar" dedi.
"Tedavi oturarak veya sedye yardımı ile uygulanıyor"
Dr. Fulya Erişkon, basınç odalarının lumboz olarak adlandırılan pencereleri ve bu pencerelere bağlanmış kameraları olduğunu bildirerek sözlerine şöyle devam etti: "Basınç odası içinde hastaların rahat bir biçimde oturmaları için koltuklar veya gereğinde yatarak tedavilerini sağlamak üzere sedye düzeni bulunmaktadır. Ülkemizde kullanılan kabinler tam otomatik kumanda sistemi içeren 10 ile 16 kişilik kabinlerdir. Tedavinin 'dalış' olarak adlandırılan ilk dakikalarında hastalar içerideki basınç artışını, tıpkı bir uçak yolculuğunda olduğu gibi ya da yüksek dağlardan aşağıya inerken hissettikleri gibi, kulaklarında hisseder. Hastalar artan basınç esnasında kulaklarındaki basıncı yutkunarak eşitlerler. Bunun haricinde başka bir rahatsızlık olmaz. Kapalı yerde kalma korkusu olan kişiler ise tedaviye alınamaz. Bir hiperbarik oksijen tedavisi seansı, olguya göre değişmekle birlikte, genellikle 1,5 ile 2,5 saat arası sürer. Hastaların büyük bir bölümü günde bir seans tedavi görürler. Ancak bazı acil durumlarda günlük tedavi süresi 6 saate kadar çıkabilmektedir. Toplam seans sayısı hastalığa göre değişmekle beraber kronik hastalıklarda ortalama 30 ile 60 seans arasındadır" ifadelerini kullandı.
Tedavinin ciddi bir yan etkisi olmadığını, en sık görülen yan etki basınç değişikliğinin kulak boşluğunda yaptığı etki olduğunu, bu durumun tehlikeli olmayıp, basınç eşitleme yöntemlerinin öğrenilmesiyle önlenebileceğini bildiren Erişkon, diğer yan etkilerin oldukça nadir görülmekte olup, oksijen toksisitesi, kapalı yerde kalma korkusu ve geçici miyopi olarak sıralanabileceğini, bunlarla birlikte hiperbarik oksijen tedavisi her yaştaki hastaya uygulanabileceğini kaydetti.
Hiperbarik oksijen tedavisinin, yüzde 100 oksijen verilen bir medikal uygulama olup, deniz seviyesinde, atmosferik basıncın 2-3 katı (genelde 2.5-2.6 katı) oksijen tedavisi uygulanması esasına dayandığını söyleyen Erişkon, bu sayede hedef dokularda azalmış olan oksijen miktarı kullanılan kabin basıncına bağlı olarak 20 kata kadar yükseltilebildiğini belirterek, kontrolsüz diyabet sonucu meydana gelen diyabetik ayak yaralanmalarında iyileşme sürecini de büyük ölçüde kısalttığını açıkladı.
Diyabetik ayak yaralanmalarında doğru tedavi uygulanmaması ile hastaların birçoğu uzuvlarını kaybedebildiğini vurgulayan Dr. Fulya Erişkon,
"Hiperbarik oksijen tedavisiyle özellikle diyabet hastalarının yaralarının daha hızlı iyileşmesini sağlayan oksijen dokulara daha hızlı ulaşır. Oksijensizlik nedeniyle görevini yapamayan hücreler desteklenmiş olur. Oksijensiz ortamda üreyen bakterilerin üremesini engeller ve bunların ortama saldığı bazı toksinlerin etkinliğini azaltır. Vücudun savunmasında görevli hücreleri destekler. Hastalar kabin içine alındıktan sonra koltuklarına yerleştirilir ve dalış denilen işleme başlanır, dalış deyimi basıncı arttırmak anlamındadır. İstenilen basınca ulaşıldığında hastalar içeride bulunan oksijen dağıtım sisteminden maske yardımı ile yüzde 100 oksijen solurlar. Hiperbarik oksijen tedavisi uygulamalarında hastaların büyük çoğunluğu normalde içinde bulunduğumuz atmosferik basıncın 2-2,5 katı yani deniz altında 10-15 metre derinliğe eş basınç altında oksijen solurlar" dedi.
"Tedavi oturarak veya sedye yardımı ile uygulanıyor"
Dr. Fulya Erişkon, basınç odalarının lumboz olarak adlandırılan pencereleri ve bu pencerelere bağlanmış kameraları olduğunu bildirerek sözlerine şöyle devam etti: "Basınç odası içinde hastaların rahat bir biçimde oturmaları için koltuklar veya gereğinde yatarak tedavilerini sağlamak üzere sedye düzeni bulunmaktadır. Ülkemizde kullanılan kabinler tam otomatik kumanda sistemi içeren 10 ile 16 kişilik kabinlerdir. Tedavinin 'dalış' olarak adlandırılan ilk dakikalarında hastalar içerideki basınç artışını, tıpkı bir uçak yolculuğunda olduğu gibi ya da yüksek dağlardan aşağıya inerken hissettikleri gibi, kulaklarında hisseder. Hastalar artan basınç esnasında kulaklarındaki basıncı yutkunarak eşitlerler. Bunun haricinde başka bir rahatsızlık olmaz. Kapalı yerde kalma korkusu olan kişiler ise tedaviye alınamaz. Bir hiperbarik oksijen tedavisi seansı, olguya göre değişmekle birlikte, genellikle 1,5 ile 2,5 saat arası sürer. Hastaların büyük bir bölümü günde bir seans tedavi görürler. Ancak bazı acil durumlarda günlük tedavi süresi 6 saate kadar çıkabilmektedir. Toplam seans sayısı hastalığa göre değişmekle beraber kronik hastalıklarda ortalama 30 ile 60 seans arasındadır" ifadelerini kullandı.
Tedavinin ciddi bir yan etkisi olmadığını, en sık görülen yan etki basınç değişikliğinin kulak boşluğunda yaptığı etki olduğunu, bu durumun tehlikeli olmayıp, basınç eşitleme yöntemlerinin öğrenilmesiyle önlenebileceğini bildiren Erişkon, diğer yan etkilerin oldukça nadir görülmekte olup, oksijen toksisitesi, kapalı yerde kalma korkusu ve geçici miyopi olarak sıralanabileceğini, bunlarla birlikte hiperbarik oksijen tedavisi her yaştaki hastaya uygulanabileceğini kaydetti.
İHA
Son Güncelleme: 16.12.2016 18:54