Doç. Dr. Vecihi Sönmez Osmanlı dönemindeki uygulamaları hatırlatarak, "Misak-ı Milli sınırları tartışmalarına bakıldığında aslında İslam ülkeleri arasında sınır diye bir mefhumun olmaması gerekir. Osmanlıya baktığımızda farklı eyaletler ve bölgeler vardı. Ancak bütün Müslümanlar her bölgeye çok rahat bir şekilde ulaşıyorlardı. Vizesiz, sorgusuz, sualsiz bir şekilde hem ticari anlamda hem ziyaret anlamında gidip geliyorlardı. Bugün Kâbe’ye bile Müslümanlar artık sıkıntı içerisinde gidebiliyorlar" ifadelerini kaydetti.
"Sınırlar kardeşlerin arasını böler"
Günümüzde İslam ülkeleri arasında sınırlar belirlendiğini anlatan Doç. Dr. Sönmez, "Ancak günümüz şartlarında böyle sınırlar oluşmuş. Misak-ı Milli sınırları diye bir mefhum etrafında ülkenin idaresi o sistem üzerinde düğümlenmiştir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki sınırlar kardeşler arasını böler. Şuan için imkansız gibi görünse de Müslüman ülkeler de sınır mefhumunu bir kenara bırakmalıdır" dedi.
"Hristiyan bloğu aralarındaki sınırları neredeyse kaldırmış"
İslam ülkelerinin bütün sorunlarını ve sınır olayını bir tarafa bırakarak her alanda beraber hareket ekmek zorunda olduğunun altını çizen Doç. Dr. Sönmez, "Tabi yaşadığımız bölge itibarıyla herkesin sahip olduğu yer veya toprak parçası ayrıdır. Herkesin kaldığı yer kendisinindir. Ancak ümmet birdir. Dolayısıyla da Müslümanlar arasındaki sınır takıntısı bence gereksizdir. Hristiyan bloğuna baktığımızda aralarındaki sınır olayını neredeyse kaldırıp birlik içerisindedirler. İslam ülkelerinin sınırlarla parçalanması yanlıştır. Suriye, Irak ve sınırdaşımız olan İslam ülkeleri ile her alanda işbirliğimiz öyle bir seviyeye taşınmalı ki sınıf mefhumu diye bir takıntımız kalmasın. Dolayısıyla batının potalarında erimek yerine kendi aralarındaki birliği oluşturup kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
İHA