Tezcan, partisinin Bursa İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, anayasa değişikliğine ilişkin yapılacak referandum için son 4 güne girildiğini, pazar günü artık vatandaşın sandıkta tercihini göstereceğini söyledi.
Yaklaşık 2 aydan bu yana devam eden kampanya süresinde, "evet" kampanyasını yürütenlerin değişiklik teklifinin içeriğinin ne getirdiğini millete anlatma ihtiyacı hissetmediklerini ifade eden Tezcan, bunun tek izahının da anlatacak şeylerinin bulunmaması olduğunu dile getirdi.
Tezcan, kampanyaya başladıkları ilk günden beri "Kişiyle meşgul değiliz'' dediklerini hatırlatarak, "Kişinin kim olduğuyla meşgul değiliz. Ne bugünkü sayın cumhurbaşkanı ile meşgulüz ne de yarın kimin cumhurbaşkanı olacağıyla meşgulüz. Bu yetki kime verilirse verilsin bu yetki bir diktatör yaratır. Bu yetkiden demokrasiye, millete hayır gelmez. Bu kadar yetkinin bir kişide toplanmasının gelecekteki özeti şudur; Bir zalim, 80 milyon mazlum yaratma projesidir. Bu projenin özü bir kişiyi zalim yapar, 80 milyonu mazlum yapar. Biz böyle bir projeye her yerde 'hayır' diyoruz, 'hayır' demeye de devam edeceğiz." diye konuştu.
"Kampanyanın maliyetini hesapladı arkadaşlarımız"
Tezcan, devletin tüm imkanlarının ''evet" için seferber edildiğini, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlıklar, valiler, kaymakamlar, yüksek bürokratlar, belediyelerin bütçelerinin, imkanının burada kullanıldığını öne sürerek, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar kampanyanın maliyetini hesapladı arkadaşlarımız. Türkiye ekonomisine bunun maliyetinin 10 milyar dolar olduğunu hesapladı, açıkladı arkadaşlarımız. Türkiye'nin bütün bütçesini sokaklara dökseler, yığsalar, milyonları harcasalar, devletin bütün imkanlarını kullansalar, Türkiye'deki boya fabrikalarındaki boyaların tamamını alıp meydana dökseler, o boyalarla bütün ülkenin tepesinde gök kubbeye 'evet' yazsalar millet sandıkta yine 'hayır' verecek, sandıkta bu şımarıklığın hesabını soracak. Onun için telaşları buradan. Şuan bütün anketlere baktığımızda 'hayır'ın 53-60 bandında gidip geldiğini görüyoruz. Hangisi gerçeğe yakın rakam, sandıkta bakacağız, göreceğiz. Onların da yaptırdıkları, açıkladıkları anketler var. Son 4 gün içinde dikkat edin özellikle 'evet'i önde gösteren anketleri özellikle pompalayacaklar. Sakın ola ki moralinizi bozmayın. Anket sonuçlarını alanda test ediyoruz. Vatandaş tek adam rejimine 'hayır' diyor."
CHP olarak yoğun çalışmalarına devam ederken kendilerine yönelik iftira kampanyalarının da sürdüğünü söyleyen Tezcan, "Dün teşekkür ettikleri sayın genel başkanımıza bugün hakaret etmeyi bir siyaset stratejisi olarak, bir referandum stratejisi olarak kullanıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Fetullahçı çetenin başındaki zattan hidayet arayanları biliyoruz"
Tezcan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili "15 Temmuz'da havaalanından kaçtı, saklandı.'' şeklinde iftira atılmaya başlandığını ileri sürerek, şunları söyledi:
"Öncelikle hem Sayın Cumhurbaşkanı'na, hem iktidar kanadına sesleniyorum; bizim Pensilvanya ile hiçbir zaman telefon hattımız olmadı. Bizim onlara dönük hiçbir zaman 'Gök ne istedi de yer kabul etmedi' diye yakarmamız olmadı. Pensilvanya hiçbir zaman bizim mihrabımız olmadı. Hiçbir zaman onun önünde el pençe divan durup, el ovuşturup ellerimizi bağlayıp önünde hidayet arayışında olmadık. Fetullahçı çetenin başındaki zattan hidayet arayanları biliyoruz. Onlara 2010 anayasa değişikliğinde teşekkür edip, hem de milletin gözü önünde hem de Pensilvanya'ya teşekkür gönderen bugünkü Sayın Cumhurbaşkanı'dır. 'Gök ne istedi de yer kabul etmedi' diye çetenin başını kubbeye yakıştıran, oraya koyan, kendisini de yere koyup böyle tarif eden, hiyerarşiyi böyle tarif eden Sayın Cumhurbaşkanı'nın kendisidir. Hangi birini anlatalım. Bu telefon görüşmeleri, eğer böyle bir alışkanlık varsa o alışkanlık onların alışkanlığıdır. Bizim alışkanlığımız bu değildir."
"Sayın Başbakan o gün Çankırı tünelinde ne yapıyordu?"
Kılıçdaroğlu'nun ilk günden beri tüm örgüte talimat verip darbeye karşı çıkılması gerektiğini açıkladığını dile getiren Tezcan, kendisinin, yine ilk gün tüm Türkiye'ye açıklamasını yapıp, darbeye karşı olduklarını, kimden gelirse gelsin darbeye karşı durduğunu anlattığını belirtti.
"Bizler o gün evlerimizde oturmadık. Başımızı bombaların altına soktuk. TBMM'ye giden biziz. Meclisin kapısını açtıran biziz." diyen Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bu tablo yokmuş gibi şimdi kalkıp da bu yalanlar üzerinden bir referandum sonucu devşirme çabaları beyhude uğraşlardır. Sayın Başbakan o gün Çankırı Tüneli'nde ne yapıyordu? Ilgaz Tüneli'nde ne işi vardı Sayın Başbakan'ın? Yüzlerce koruması olan Başbakan. Sayın Cumhurbaşkanı darbe haberini aldığı gün mü, aldığı saat mi sokaklara düştü? Havaalanlarında, sokaklarda güvenlik sağlandıktan sonra vatandaşlar ve güvenlik güçleri havaalanlarını kontrol ettikten sonra gelmedi mi İstanbul Havaalanı'na? Bunları eleştirmek için söylemiyorum. Yapılması gereken budur. Böyle bir darbe girişiminde önce devleti yönetenlerin iktidarıyla, anamuhalefetiyle lider kadronun güvenliği sağlanır. Kendileri için hak olan, mübah olan şey anamuhalefet partisi genel başkanı havaalanında neyi beklemiş? Neyi bekleyecek ki havaalanında anamuhalefet partisi genel başkanı?"
"Bu ayıptır, yazıktır"
Bülent Tezcan, tüm liderlerin 16 Temmuz'da TBMM'de olduğunu ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 19 Temmuz'da İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Sayın Genel Başkanımız o gün uçaklar seferleri yapmadığı halde karayolu ile bütün imkanları deneyerek TBMM'ye geldi hitap etmek için. Parti genel başkanları, Başbakan oradaydı. Sayın Cumhurbaşkanı niye 19 Temmuz'u bekledi? Güvenlikle ilgili hiçbir endişe duymayacağı bir zamanı bekleyip Ankara'ya gelenler bugün Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na söyleyecekleri zerre kadar söz yoktur. Bu ayıptır, yazıktır. Milletin tarihinde ilk defa darbeye karşı bu kadar ciddi, kararlı birlikte gösterdiği direnci kirletmeye hakları yoktur. Referandumdan çıkacak bir tane 'evet' oyu hatırına, bir puan hatırına milletin bu önemli tarihi buluşmasını uzlaşmasını kirletmeye Cumhurbaşkanı da olsa da hiç kimsenin hakkı yoktur, haddine de değildir. O yüzden herkes aynı sağduyu ve anlayışla yürümeye devam etsin."
"Ya bunu açığa çıkarırsınız, ya istifa edersiniz"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile ilgili sözlerine de değinen Tezcan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Adalet Bakanı çıkıyor, Sayın Genel Başkan'ın elektronik postalarını takip ettiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı çıkıyor 'Kasetle gidecek.' diyor. Yani siz şimdi devletin en tepesindeki iki yetkili olarak anamuhalefet partisi genel başkanını izlettirdiğinizi mi ifade ediyorsunuz? Bu bir skandaldır. Ya bunu açığa çıkarırsınız ya istifa edersiniz. Böyle bir gerçek varsa, gerçekse söylediğiniz, ispatla mükellefsiniz. İspat edemiyorsanız istifa ile mükellefsiniz. Hiç kimse devletin tepesinden iftira etme hakkına sahip değildir. Böyle bir tablo içinde ne yaparlarsa yapsınlar, sonuç alamayacaklar. Ben başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere inançlar üzerinden bu kampanyayı yürütebileceğini sananlara diyorum ki; Allah sizi bir kere daha ''Allah'da millet de beni affetsin'' deme noktasına düşürmesin. Dikkatli olun. Toplumun inançlarıyla bu kadar oynamayın. Toplumun ortak değerleriyle oynamak, toplumu parçalamak demektir."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, 16 Nisan günü herkesi oy kullanmaya davet etti.
AA