Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde '24 Kasım Öğretmenler Günü' dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenler için verilen öğle yemeğinde konuştu.
Yemekte 15 Temmuz darbe girişiminde şehit düşen öğretmenlerin eşleri de yer aldı. Yıldırım, bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü tebrik ederek, "Bugün bu özel gün vesilesiyle Türkiye'nin mutlu ve aydınlık geleceğinin tohumlarını atan öğretmenlerimizle bir aradayız. Okullarını sıcacık yuvaya çeviren, yüzlerce ana babanın yüreğini taşıyan, engin gönüllü öğretmenlerimiz bugün burada bizimle beraber. Geleceğin mimarları, bugün bizim misafirimiz oldular. Burada bizimle birlikte olamayan bütün öğretmenlerimiz inanıyorum ki gönülleriyle burada bizimle birlikteler. Sizler, hayatın tamamı için çok önemli çok ama çok hayati ve temel bir görevi ifa ediyorsunuz. Bilgiyi siz üretiyor, genç kuşaklara, öğrencilere, yarının yetişkinlerine siz aktarıyorsunuz. Değerlerimizi siz öğretiyorsunuz. Öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal olarak gelişmesine, bu büyük değişime ayak uydurmasına öncülük ediyorsunuz. Hiçbir meslek yok ki hayatımızdaki etkileri öğretmenlik kadar büyük bir yere sahip olmasın. Hepimizin geleceğini belirleyen belirli dönemler, belirli insanlar vardır. Bugün hiçbir vatandaşımızın yoktur ki öğretmenlerini bir tebessümle hatırlamasın ve onu hayırla yad etmesin. Her şey ve herkes unutulur ama hayatımıza dokunan öğretmen asla unutulmaz. İlkokul birinci sınıf öğretmenini adını hatırlamayan kimse olduğunu zannetmiyorum. Eşim Semiha Hanım öğretmen olduğu için, öğretmenlerin ruh dünyasını da az çok öğrenme fırsatım oldu. Bu mesleğin nasıl yüce bir gönülle yapıldığına yakından şahit oldum. İnsana, insanlığa emeği geçen bütün öğretmenlerimize kalbi şükranlarımı sunuyor, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "Böyle yüce bir görevi azimle yürüttüğünüz için hepinize milletim adına müteşekkiriz. Bu cennet vatanın çocuklarını geleceğe hazırlayan, bu ülkenin çocuklarını bilgiyle donatan, onlara sevgi ve şefkat öğreten, adaleti, merhameti anlatan, her öğrencinin ruhuna eğilen bütün öğretmenlerimiz başımızın tacıdır" şeklinde konuştu.
"Bugün eğitimin bir ülke için, millet için ne derece hayati öneme sahip olduğunun bilincinde olan bir anlayış var, yönetim var" diyen Yıldırım, "Bizler eğitime yapılan yatırım, ülkenin geleceğine yapılmış bir yatırım olduğunu biliyoruz. Bina, fabrika yaparsanız bunların ömrü bellidir, 30-50 yıl, köprü yapsanız bile. Ama, insana yatırım yaparsanız bu ömür nesilden nesle devam eder. Bu sebeple 2002 yılında göreve geldiğimiz ilk günden beri eğitime öncelik verdik. En büyük yatırımı eğitime yaptık. Eğitim noktasında geçmişteki dönemlerden çok ama çok farkımız var. Bizim hükümetlerimizde artık bütçede en büyük payı savunma almıyor, eğitim alıyor. Bu, Türkiye'nin geleceği noktasındaki hassasiyetimizin en bariz ve açık göstergesidir" şeklinde konuştu.
“Eğitime ayrılan bütçe 122 milyar 500 milyona çıktı”
Eğitime ayrılan bütçenin bugün (2017 bütçesi) 122 milyar 500 milyona çıktığını anlatan Yıldırım, bununla gurur duyduklarını ve doğru yolda ilerlediklerine emin olduklarını ifade etti. Birçok düzenlemeye de imza attıklarını ve 14 yılda 300 bine yakın yeni dersliğin inşa edildiğini belirten Başbakan Yıldırım, 561 bin öğretmenin de 14 yıl içinde atamasının gerçekleştirildiğini söyledi. Yıldırım, 2,5 milyar ders kitabının ücretsiz olarak dağıtıldığına dikkati çekerek, uluslararası imam hatip okullarının da faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminin başlatıldığını anlatan Yıldırım, farklı dillerde eğitimin önünü açan düzenlemelerin yapıldığını kaydetti. Meslek liselerinde uygulanan garabet katsayı adaletsizliğinin sona erdirildiğini söyleyen Yıldırım, üniversite harçlarının kaldırıldığını, üniversitesiz hiçbir ilin kalmadığını dile getirdi. Önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimin de zorunlu hale getirileceğine dikkati çeken Yıldırım, bütün okullarda tam gün eğitime geçileceğini, okullarda yabancı dil öğretiminin kalitesinin daha da artırılacağını ifade etti. Fatih Projesi ile birlikte okullarda, sınıflarda akıllı tahtaların olduğunu anlatan Yıldırım, şu anda 433 bin sınıfta bu tahtalarla öğrencilere hizmet verildiğini dile getirdi.
"Gelecek bilişimle gelecek"
"Gelecek bilişimle gelecek" diyen Yıldırım, "Sadece yolları, köprüleri eğitim yapmak marifet değil, eğitim alanında öğrencilere sunduğumuz imkanlar da dünyada dikkat çekmeye başladı. Mutlaka, öğretmenlerimizin birçoğu hatırlar, bugünün öğrencileri tamamı bilmez ama eskiden kara tahtalar vardı. Tahtaya yazı yazıldığında tebeşir tozundan boğulacak kadar öksürürdünüz, bir de tahtayı silme derdi vardı. Sınıfta hiçbir öğrenci tahta silme sırasının kendisine gelmesini istemezdi. Şükürler olsun o günler geride kaldı. Artık internete bağlanan akıllı tahtalarımız okullarda yerini aldı" ifadelerini kullandı.
Kendisini çok duygulandıran bir hususu paylaşmak istediğini de anlatan Başbakan Yıldırım, "15 Temmuz alçak darbe girişiminde hayatını kaybeden 248 kahraman vatan evladımız var, 2 bin 194 gazimiz var. Onlar arasında öğretmenlerimiz Yusuf Elitaş ve Ramazan Konuş. Bu şehit öğretmenlerimizin eşleri de bugün Öğretmenler Günü'nde burada bizimle beraberler. Hacer Hanım'ın, kendisi de bir öğretmen olan Hacer Hanım'ın konuşmasını dinledik. Çok duygulandırıcı, hepimizi o karanlık geceye götüren hikayesini dinledik. Onlar, 'bir kalkışma var' sedasını duyunca, 'Korkmayın öleceksek bugün ölelim' diye ana, eş için bu vatanın selameti için hiç tereddüt etmeden meydana indiler. Tıpkı diğerleri gibi ve aynı şekilde Yusuf Elitaş öğretmenimiz de meydanlardaydı. Onlar şahadet şerbetini içti, bu ülkeyi alçaklara teslim etmediler. Gerek bölücü terör örgütüyle mücadelede, gerek 15 Temmuz darbe kalkışmasında hayatını kaybeden, şahadet şerbeti içen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Aynı şekilde atandığı görev yerine giderken, bölücü alçak terör örgütünün meydana getirdiği patlamada şehit olan Oğuz Uysal öğretmenimize de Allah'tan rahmet diliyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldırım'ın konuşması esnasında duygulandığı görüldü.
"Çocuklarımız eleştirel düşünebilmeli"
Yıldırım, öğretmenlerin önemine işaret ederek, "Bugün tahtaya yazdığınız her hal, deftere düştüğünüz her not Türkiye'nin geleceğine değer kattı. Vaktiyle kara tahtaya yazılanları okumuş, öğrendiklerini bir deftere yazmış küçük bir öğrenciyken, öğrendiklerim bugüne kadar yürüttüğüm görevde benim en kıymetli hazinem olmuştur. Çocuklarımıza tarihimizi, milli kültürümüz ve değerlerimizi öğretme konusunda daha titiz olmak mecburiyetindeyiz. Çocuklarımız eleştirel düşünebilmeli. Karşılaştıkları gelişmeleri çok yönlü değerlendirebilmelidir. Her farklı düşüncenin kültürümüze, medeniyetimize farklı bir değer kattığı bilincinde olmalı. Demokrasi, bayrak sevgisinin güçlenmesi için ilk adımın öğrencilik yıllarında atılması gerekiyor. Sizlerin demokratik tavrı ve örnekliği, çocuklarımızda kalıcı bir davranışa mutlaka dönüşecektir. İnsan hakları konusunu önemsiyoruz, her çocuğumuz insan hakkı bilinciyle yetişebilmeli ve hakkına sahip çıkabilmelidir. Çocuklarımız hem evrensel olan hem de yerel olanı birlikte öğrenmeli, değerlendirmeli. Yeni ve yeni olana açık, öğrenmekten, araştırma yapmaktan zevk alan, kitapları bir arkadaş, bir dost bilen öğrenciler mutlaka bizim geleceğimizdir. Her çocuk biriciktir, keşfetmeyi bilen bir evrendir. Çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerinin keşfedilmesinde en büyük rehberlik görevi şüphesiz siz ve anne-babalardır" diye konuştu.
"Bakanlığımız ve bütün teşkilatımız, sizlere her türlü hizmet ve desteği vermek için 7 gün 24 saat hazırdır" diyen Yıldırım, "Öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermek için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz. Bu meslek bir sevda işidir. İşine aşık olmayan başarılı olamaz. Para her şey değil. Yaptığımız işi severek yapacağız. Memleket, vatan sevgisi olarak göreceğiz. Bugün bölücü terör örgütünde gözünü kırpmadan, toplulukların içine girip kendini patlatarak insanların hayatını yok eden, devletin silahını, tüfeğini, uçağını, helikopterini alarak vatandaşlarımızın üzerine gözünü kırpmadan ateş açanlar şüphesiz bizim amaçladığımız, yetiştirdiğimiz öğrenciler değiller. Demek ki bir yerde eksik bıraktığımız bir şey var. Onu mutlaka bulmalıyız. Hiçbir öğretmenimizin amacı insanları öldüren, vatanına ülkesine ihanet eden, yarının yetişkinlerini eğitmek değil. Sizin amacınız, ülkemizi müreffeh yarınlara taşıyacak, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal'in hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak öğrenciler yetiştirmektir. Bu noktada hepimize hükümet olarak bizlere eğitim camiamızın en seçkin kişileri olarak siz öğretmenlerimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Baş aktör daima sizlersiniz. Çocuklarımızın hayatında en önemli rolü siz oynuyorsunuz. Siz nasıl şekillendiriyorsanız, çocuklar yarına öyle yürüyor. Görevinizin hakkını vermek için her türlü fedakarlığı göstererek gayretle çalıştığınıza eminim" ifadelerini kullandı.
Bütün çocuklara bakışlarının bir ve aynı olduğunu anlatan Yıldırım, "Bu ülkenin hiçbir evladını kaybetmek gibi bir lüksümüz yoktur. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ülkenin bütün çocuklarına sahip çıkacak, hiçbirini ne bölücülere, ne FETÖ'cülere asla ve asla kurban etmeyeceğiz, asla onlara bırakmayacağız. Hiçbir öğrencimiz ya da eğitim çalışanımız kökeni, kültürü, kimliği gibi sebeplerle dışlanmayacak. Her türlü ayrımcılığın daima karşısında olacağız. Birliğimizi, kardeşliğimizi bozmaya çalışan kötü niyetli yapılanmalara hiç ama hiçbir zaman prim ve fırsat vermeyeceğiz" dedi.
Başbakan Yıldırım, terör örgütlerin yakın geçmişte eğitim kurumlarına sızmak için çok gayret ettiğine dikkati çekerek, "Ama artık o günler inşallah geride kalıyor. 15 Temmuz'da ülke olarak yaşadığımız bu acıları bir daha yaşamamak için bütün terör unsurlarını eğitim kurumlarımızdan temizliyoruz. FETÖ'cüleri da bölücüleri de aranızdan çıkarıyoruz. Ardahan, Hakkari, Sivas, İstanbul, Ankara'da...Türkiye'nin dört bir yanında hatta Türkiye dışından değişik bölgelerde binbir zorluklarla görev yapan sizlersiniz. Emeğiniz büyük, bizlerde hakkınız çok. Öğrencisi ağladığında gözyaşını silen, pantolonu söküldüğünde diken, öğrencisi açken üzülen, tokken sevinen yine sizlersiniz. Okuluna namusu gibi sahip çıkan, yıkılan bahçe duvarını onaran, duvarı süsleyen tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantıya Yıldırım'ın ilkokul öğretmeni de katıldı
Emekli olup kalbi hala okullarda atan öğretmenlere şükranlarını sunduklarını belirten Yıldırım, "Bugün benim ilkokul öğretmenim, Galip Kunbar, bugün sağlık sorunu olmasına rağmen burada bizimle beraber. Aynı şekilde eşim Semiha Hanım'ın öğretmeni Turhan Çelik ve eşi aramızda. Göreve yeni başlayan genç öğretmen arkadaşlarımıza çıktıkları bu yolda başarılar diliyorum" dedi.
Okul hayatına ilişkin bir hatırasını da paylaşan Yıldırım, "Ortaokul son sınıftayım, İstanbul'da amcamın yanında okuyorum, annem babam köyde. Ben amcama fazla yük olmamak için karar verdim öğretmen olmaya ve öğretmen okulu (yatılı) sınavlarına müracaat etmek için okul müdürlüğüne başvuruda bulundum. Sınav için kağıt veriyorlar, fotoğraflı. O kağıdı almak için gittim, kağıdım yok. Nerede, kağıt müdür beyde dediler. Müdür bey niye benim kağıdımı alsın dedim. Tekrar geldim, bir gün sonra müdür beyin kapsını çaldım, Hasan Çelik, sert mizaçlı. Çok babacan bir insan. Şöyle gözlüğünü çıkardı, baktı bana ne var dedi? 'Efendim dedim ben öğretmen olmak istiyorum, öğretmenlik sınavına gireceğim. Onun için sınav giriş belgesi lazım, o da sizdeymiş, onu almaya geldim'. Bana baktı, kağıdı da aldı, yırttı çöpe attı, 'Sen öğretmen olmuyorsun hadi git' dedi. 'Bana bak' dedi. Çok şaşırdım, ağladım, üzüldüm, o kadar çok istiyorum. Ama işte bazen sizin elinizde olmayan bir şekilde kader çizginiz, geleceğiniz değişebiliyor. Böyle bir olayı yaşadım, öğretmenlerin bir insanın şekillenmesinde çok ama çok büyük katkısı var, önemi var. Lisede okurken de bir fizik öğretmenim kafama benim mühendisliği soktu, en yüksek puanı almama rağmen ailemin de tıpa gitmemi istediği, doktor ol da hiç değilse hepimizin hayatı kurtulsun telkinlerine rağmen oradaki fizik öğretmenimizin yönlendirmesinin de bizim hayatımızın hangi yöne gideceğini belirledi" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"Tabii ki öğretmenlerimizin ufuk ve vizyon öğrencilerimizin de geleceğini belirliyor. Ama, hiçbir öğretmenimiz, ülkesini, bayrağını sevmeyen bir insanın yetişmesi için gayret göstermemiştir. Ama önümüzde bir de böyle bir gerçeğimiz var. Demek ki bazı şeyleri tekrar gözden geçirmemiz, özeleştiri yapmamız lazım, nerede hata yapıyoruz. Biz yöneticiler olarak, siz öğretmenler olarak öğrencilerimizin sadece bilgi yüklü insanlar olarak değil, ülkemizi, milletimizi geleceğimizi de inşa edecek altın nesiller olarak yetiştirilmesi için sihirli anahtar sizin elinizde."
Yemekte 15 Temmuz darbe girişiminde şehit düşen öğretmenlerin eşleri de yer aldı. Yıldırım, bütün öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü tebrik ederek, "Bugün bu özel gün vesilesiyle Türkiye'nin mutlu ve aydınlık geleceğinin tohumlarını atan öğretmenlerimizle bir aradayız. Okullarını sıcacık yuvaya çeviren, yüzlerce ana babanın yüreğini taşıyan, engin gönüllü öğretmenlerimiz bugün burada bizimle beraber. Geleceğin mimarları, bugün bizim misafirimiz oldular. Burada bizimle birlikte olamayan bütün öğretmenlerimiz inanıyorum ki gönülleriyle burada bizimle birlikteler. Sizler, hayatın tamamı için çok önemli çok ama çok hayati ve temel bir görevi ifa ediyorsunuz. Bilgiyi siz üretiyor, genç kuşaklara, öğrencilere, yarının yetişkinlerine siz aktarıyorsunuz. Değerlerimizi siz öğretiyorsunuz. Öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal olarak gelişmesine, bu büyük değişime ayak uydurmasına öncülük ediyorsunuz. Hiçbir meslek yok ki hayatımızdaki etkileri öğretmenlik kadar büyük bir yere sahip olmasın. Hepimizin geleceğini belirleyen belirli dönemler, belirli insanlar vardır. Bugün hiçbir vatandaşımızın yoktur ki öğretmenlerini bir tebessümle hatırlamasın ve onu hayırla yad etmesin. Her şey ve herkes unutulur ama hayatımıza dokunan öğretmen asla unutulmaz. İlkokul birinci sınıf öğretmenini adını hatırlamayan kimse olduğunu zannetmiyorum. Eşim Semiha Hanım öğretmen olduğu için, öğretmenlerin ruh dünyasını da az çok öğrenme fırsatım oldu. Bu mesleğin nasıl yüce bir gönülle yapıldığına yakından şahit oldum. İnsana, insanlığa emeği geçen bütün öğretmenlerimize kalbi şükranlarımı sunuyor, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "Böyle yüce bir görevi azimle yürüttüğünüz için hepinize milletim adına müteşekkiriz. Bu cennet vatanın çocuklarını geleceğe hazırlayan, bu ülkenin çocuklarını bilgiyle donatan, onlara sevgi ve şefkat öğreten, adaleti, merhameti anlatan, her öğrencinin ruhuna eğilen bütün öğretmenlerimiz başımızın tacıdır" şeklinde konuştu.
"Bugün eğitimin bir ülke için, millet için ne derece hayati öneme sahip olduğunun bilincinde olan bir anlayış var, yönetim var" diyen Yıldırım, "Bizler eğitime yapılan yatırım, ülkenin geleceğine yapılmış bir yatırım olduğunu biliyoruz. Bina, fabrika yaparsanız bunların ömrü bellidir, 30-50 yıl, köprü yapsanız bile. Ama, insana yatırım yaparsanız bu ömür nesilden nesle devam eder. Bu sebeple 2002 yılında göreve geldiğimiz ilk günden beri eğitime öncelik verdik. En büyük yatırımı eğitime yaptık. Eğitim noktasında geçmişteki dönemlerden çok ama çok farkımız var. Bizim hükümetlerimizde artık bütçede en büyük payı savunma almıyor, eğitim alıyor. Bu, Türkiye'nin geleceği noktasındaki hassasiyetimizin en bariz ve açık göstergesidir" şeklinde konuştu.
“Eğitime ayrılan bütçe 122 milyar 500 milyona çıktı”
Eğitime ayrılan bütçenin bugün (2017 bütçesi) 122 milyar 500 milyona çıktığını anlatan Yıldırım, bununla gurur duyduklarını ve doğru yolda ilerlediklerine emin olduklarını ifade etti. Birçok düzenlemeye de imza attıklarını ve 14 yılda 300 bine yakın yeni dersliğin inşa edildiğini belirten Başbakan Yıldırım, 561 bin öğretmenin de 14 yıl içinde atamasının gerçekleştirildiğini söyledi. Yıldırım, 2,5 milyar ders kitabının ücretsiz olarak dağıtıldığına dikkati çekerek, uluslararası imam hatip okullarının da faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminin başlatıldığını anlatan Yıldırım, farklı dillerde eğitimin önünü açan düzenlemelerin yapıldığını kaydetti. Meslek liselerinde uygulanan garabet katsayı adaletsizliğinin sona erdirildiğini söyleyen Yıldırım, üniversite harçlarının kaldırıldığını, üniversitesiz hiçbir ilin kalmadığını dile getirdi. Önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimin de zorunlu hale getirileceğine dikkati çeken Yıldırım, bütün okullarda tam gün eğitime geçileceğini, okullarda yabancı dil öğretiminin kalitesinin daha da artırılacağını ifade etti. Fatih Projesi ile birlikte okullarda, sınıflarda akıllı tahtaların olduğunu anlatan Yıldırım, şu anda 433 bin sınıfta bu tahtalarla öğrencilere hizmet verildiğini dile getirdi.
"Gelecek bilişimle gelecek"
"Gelecek bilişimle gelecek" diyen Yıldırım, "Sadece yolları, köprüleri eğitim yapmak marifet değil, eğitim alanında öğrencilere sunduğumuz imkanlar da dünyada dikkat çekmeye başladı. Mutlaka, öğretmenlerimizin birçoğu hatırlar, bugünün öğrencileri tamamı bilmez ama eskiden kara tahtalar vardı. Tahtaya yazı yazıldığında tebeşir tozundan boğulacak kadar öksürürdünüz, bir de tahtayı silme derdi vardı. Sınıfta hiçbir öğrenci tahta silme sırasının kendisine gelmesini istemezdi. Şükürler olsun o günler geride kaldı. Artık internete bağlanan akıllı tahtalarımız okullarda yerini aldı" ifadelerini kullandı.
Kendisini çok duygulandıran bir hususu paylaşmak istediğini de anlatan Başbakan Yıldırım, "15 Temmuz alçak darbe girişiminde hayatını kaybeden 248 kahraman vatan evladımız var, 2 bin 194 gazimiz var. Onlar arasında öğretmenlerimiz Yusuf Elitaş ve Ramazan Konuş. Bu şehit öğretmenlerimizin eşleri de bugün Öğretmenler Günü'nde burada bizimle beraberler. Hacer Hanım'ın, kendisi de bir öğretmen olan Hacer Hanım'ın konuşmasını dinledik. Çok duygulandırıcı, hepimizi o karanlık geceye götüren hikayesini dinledik. Onlar, 'bir kalkışma var' sedasını duyunca, 'Korkmayın öleceksek bugün ölelim' diye ana, eş için bu vatanın selameti için hiç tereddüt etmeden meydana indiler. Tıpkı diğerleri gibi ve aynı şekilde Yusuf Elitaş öğretmenimiz de meydanlardaydı. Onlar şahadet şerbetini içti, bu ülkeyi alçaklara teslim etmediler. Gerek bölücü terör örgütüyle mücadelede, gerek 15 Temmuz darbe kalkışmasında hayatını kaybeden, şahadet şerbeti içen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Aynı şekilde atandığı görev yerine giderken, bölücü alçak terör örgütünün meydana getirdiği patlamada şehit olan Oğuz Uysal öğretmenimize de Allah'tan rahmet diliyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldırım'ın konuşması esnasında duygulandığı görüldü.
"Çocuklarımız eleştirel düşünebilmeli"
Yıldırım, öğretmenlerin önemine işaret ederek, "Bugün tahtaya yazdığınız her hal, deftere düştüğünüz her not Türkiye'nin geleceğine değer kattı. Vaktiyle kara tahtaya yazılanları okumuş, öğrendiklerini bir deftere yazmış küçük bir öğrenciyken, öğrendiklerim bugüne kadar yürüttüğüm görevde benim en kıymetli hazinem olmuştur. Çocuklarımıza tarihimizi, milli kültürümüz ve değerlerimizi öğretme konusunda daha titiz olmak mecburiyetindeyiz. Çocuklarımız eleştirel düşünebilmeli. Karşılaştıkları gelişmeleri çok yönlü değerlendirebilmelidir. Her farklı düşüncenin kültürümüze, medeniyetimize farklı bir değer kattığı bilincinde olmalı. Demokrasi, bayrak sevgisinin güçlenmesi için ilk adımın öğrencilik yıllarında atılması gerekiyor. Sizlerin demokratik tavrı ve örnekliği, çocuklarımızda kalıcı bir davranışa mutlaka dönüşecektir. İnsan hakları konusunu önemsiyoruz, her çocuğumuz insan hakkı bilinciyle yetişebilmeli ve hakkına sahip çıkabilmelidir. Çocuklarımız hem evrensel olan hem de yerel olanı birlikte öğrenmeli, değerlendirmeli. Yeni ve yeni olana açık, öğrenmekten, araştırma yapmaktan zevk alan, kitapları bir arkadaş, bir dost bilen öğrenciler mutlaka bizim geleceğimizdir. Her çocuk biriciktir, keşfetmeyi bilen bir evrendir. Çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerinin keşfedilmesinde en büyük rehberlik görevi şüphesiz siz ve anne-babalardır" diye konuştu.
"Bakanlığımız ve bütün teşkilatımız, sizlere her türlü hizmet ve desteği vermek için 7 gün 24 saat hazırdır" diyen Yıldırım, "Öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermek için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz. Bu meslek bir sevda işidir. İşine aşık olmayan başarılı olamaz. Para her şey değil. Yaptığımız işi severek yapacağız. Memleket, vatan sevgisi olarak göreceğiz. Bugün bölücü terör örgütünde gözünü kırpmadan, toplulukların içine girip kendini patlatarak insanların hayatını yok eden, devletin silahını, tüfeğini, uçağını, helikopterini alarak vatandaşlarımızın üzerine gözünü kırpmadan ateş açanlar şüphesiz bizim amaçladığımız, yetiştirdiğimiz öğrenciler değiller. Demek ki bir yerde eksik bıraktığımız bir şey var. Onu mutlaka bulmalıyız. Hiçbir öğretmenimizin amacı insanları öldüren, vatanına ülkesine ihanet eden, yarının yetişkinlerini eğitmek değil. Sizin amacınız, ülkemizi müreffeh yarınlara taşıyacak, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal'in hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak öğrenciler yetiştirmektir. Bu noktada hepimize hükümet olarak bizlere eğitim camiamızın en seçkin kişileri olarak siz öğretmenlerimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Baş aktör daima sizlersiniz. Çocuklarımızın hayatında en önemli rolü siz oynuyorsunuz. Siz nasıl şekillendiriyorsanız, çocuklar yarına öyle yürüyor. Görevinizin hakkını vermek için her türlü fedakarlığı göstererek gayretle çalıştığınıza eminim" ifadelerini kullandı.
Bütün çocuklara bakışlarının bir ve aynı olduğunu anlatan Yıldırım, "Bu ülkenin hiçbir evladını kaybetmek gibi bir lüksümüz yoktur. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ülkenin bütün çocuklarına sahip çıkacak, hiçbirini ne bölücülere, ne FETÖ'cülere asla ve asla kurban etmeyeceğiz, asla onlara bırakmayacağız. Hiçbir öğrencimiz ya da eğitim çalışanımız kökeni, kültürü, kimliği gibi sebeplerle dışlanmayacak. Her türlü ayrımcılığın daima karşısında olacağız. Birliğimizi, kardeşliğimizi bozmaya çalışan kötü niyetli yapılanmalara hiç ama hiçbir zaman prim ve fırsat vermeyeceğiz" dedi.
Başbakan Yıldırım, terör örgütlerin yakın geçmişte eğitim kurumlarına sızmak için çok gayret ettiğine dikkati çekerek, "Ama artık o günler inşallah geride kalıyor. 15 Temmuz'da ülke olarak yaşadığımız bu acıları bir daha yaşamamak için bütün terör unsurlarını eğitim kurumlarımızdan temizliyoruz. FETÖ'cüleri da bölücüleri de aranızdan çıkarıyoruz. Ardahan, Hakkari, Sivas, İstanbul, Ankara'da...Türkiye'nin dört bir yanında hatta Türkiye dışından değişik bölgelerde binbir zorluklarla görev yapan sizlersiniz. Emeğiniz büyük, bizlerde hakkınız çok. Öğrencisi ağladığında gözyaşını silen, pantolonu söküldüğünde diken, öğrencisi açken üzülen, tokken sevinen yine sizlersiniz. Okuluna namusu gibi sahip çıkan, yıkılan bahçe duvarını onaran, duvarı süsleyen tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantıya Yıldırım'ın ilkokul öğretmeni de katıldı
Emekli olup kalbi hala okullarda atan öğretmenlere şükranlarını sunduklarını belirten Yıldırım, "Bugün benim ilkokul öğretmenim, Galip Kunbar, bugün sağlık sorunu olmasına rağmen burada bizimle beraber. Aynı şekilde eşim Semiha Hanım'ın öğretmeni Turhan Çelik ve eşi aramızda. Göreve yeni başlayan genç öğretmen arkadaşlarımıza çıktıkları bu yolda başarılar diliyorum" dedi.
Okul hayatına ilişkin bir hatırasını da paylaşan Yıldırım, "Ortaokul son sınıftayım, İstanbul'da amcamın yanında okuyorum, annem babam köyde. Ben amcama fazla yük olmamak için karar verdim öğretmen olmaya ve öğretmen okulu (yatılı) sınavlarına müracaat etmek için okul müdürlüğüne başvuruda bulundum. Sınav için kağıt veriyorlar, fotoğraflı. O kağıdı almak için gittim, kağıdım yok. Nerede, kağıt müdür beyde dediler. Müdür bey niye benim kağıdımı alsın dedim. Tekrar geldim, bir gün sonra müdür beyin kapsını çaldım, Hasan Çelik, sert mizaçlı. Çok babacan bir insan. Şöyle gözlüğünü çıkardı, baktı bana ne var dedi? 'Efendim dedim ben öğretmen olmak istiyorum, öğretmenlik sınavına gireceğim. Onun için sınav giriş belgesi lazım, o da sizdeymiş, onu almaya geldim'. Bana baktı, kağıdı da aldı, yırttı çöpe attı, 'Sen öğretmen olmuyorsun hadi git' dedi. 'Bana bak' dedi. Çok şaşırdım, ağladım, üzüldüm, o kadar çok istiyorum. Ama işte bazen sizin elinizde olmayan bir şekilde kader çizginiz, geleceğiniz değişebiliyor. Böyle bir olayı yaşadım, öğretmenlerin bir insanın şekillenmesinde çok ama çok büyük katkısı var, önemi var. Lisede okurken de bir fizik öğretmenim kafama benim mühendisliği soktu, en yüksek puanı almama rağmen ailemin de tıpa gitmemi istediği, doktor ol da hiç değilse hepimizin hayatı kurtulsun telkinlerine rağmen oradaki fizik öğretmenimizin yönlendirmesinin de bizim hayatımızın hangi yöne gideceğini belirledi" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"Tabii ki öğretmenlerimizin ufuk ve vizyon öğrencilerimizin de geleceğini belirliyor. Ama, hiçbir öğretmenimiz, ülkesini, bayrağını sevmeyen bir insanın yetişmesi için gayret göstermemiştir. Ama önümüzde bir de böyle bir gerçeğimiz var. Demek ki bazı şeyleri tekrar gözden geçirmemiz, özeleştiri yapmamız lazım, nerede hata yapıyoruz. Biz yöneticiler olarak, siz öğretmenler olarak öğrencilerimizin sadece bilgi yüklü insanlar olarak değil, ülkemizi, milletimizi geleceğimizi de inşa edecek altın nesiller olarak yetiştirilmesi için sihirli anahtar sizin elinizde."
İHA