MERSİN (İHA) – Çevre uzmanı Prof. Dr. Halil Kumbur, günümüzde suyun, ulusal ve uluslararası politikaların belirlenmesinde önemli bir unsur haline geldiğini belirtti. Türkiye’nin, su kaynaklarınca zengin görünmesine rağmen yer ve zaman içinde ihtiyaçlarla uyuşmadığına dikkat çeken Kumbur, Mersin’de ise su kaynakları planlı kullanıldığı takdirde su sorunu yaşanmayacağını kaydetti.
Prof. Dr. Halil Kumbur, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında yaptığı açıklamada, dünya için suyun stratejik önemi, Türkiye ve Mersin’in su varlığı konularına dikkat çekti.
“Dünyada 30-40 ülke su yoksulu”
Suyun, canlı hayatı için önemli ve sınırlı bir kaynak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kumbur, su ve toprağın, kalkınma çabalarında ilk başvurulan doğal kaynaklar olma özelliklerini günümüzde de koruduklarının altını çizdi. Günümüzde suyun, ulusal ve uluslararası politikaların belirlenmesinde önemli bir unsur haline geldiğine işaret eden Kumbur, “Dünyamızın üçte ikisi sularla kaplı olmasına karşın, insanoğlunun ekonomik olarak kullanımına hazır olan tatlı su varlığı, dünyadaki toplam su varlığının yaklaşık yüzde 0,5’i kadardır. Dünyada yaklaşık 500 milyon nüfusa sahip olan 30-40 ülke su yoksuludur ve büyük bir kısmı Afrika kıtası ve Ortadoğu bölgesinde yer alan bu ülkeler yüksek nüfus artışına sahiptir. Bir ülkenin su potansiyeli; kişi başına düşen yıllık su miktarı 10 bin metreküpten fazlaysa su zengini, bin metreküpten azsa su yoksulu olarak değerlendirilmektedir. Bu indekslere göre; yakın coğrafyamızda bulunan Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri; İsrail, Kuveyt, Suriye, Libya, Suudi Arabistan ve Yemen’in su sıkıntısı çektiği bilinmektedir. Ortadoğu ülkeleri arasında son yıllarda ortaya çıkabilecek anlaşmazlık konularından birisi de sudur. Su sıkıntısı en üst düzeyde olan ülkelerin çoğu hem petrol hem de su yoksulu ülkelerdir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, su kaynaklarınca zengin görünmesine rağmen yer ve zaman içinde ihtiyaçlarla uyuşmamakta”
Dicle ve Fırat nehirlerinin bazı Ortadoğu ülkelerinden geçiyor olması nedeni ile bu sorunların Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiğini belirten Kumbur, Türkiye’nin su potansiyeline ilişkin bilgiler verdi. Türkiye’nin, su kaynaklarınca zengin görünmesine rağmen yer ve zaman içinde ihtiyaçlarla uyuşmadığına dikkat çeken Kumbur, “Su kaynakları potansiyelimiz doğu bölgelerimizde ağırlıkta iken, ihtiyaçlar batı bölgelerimizde yoğunlaşmıştır. Suyumuzun yaklaşık yüzde 76’sı sulama, yüzde 14’ü belediyeler, yüzde 10’u sanayide kullanılmaktadır. Türkiye’nin günümüz teknolojisi ile değerlendirilebilecek su miktarı yıllık 110 milyar metreküptür. Bu miktarın ancak 40-50 milyar metreküpü tüketime yönlendirilmektedir. 11 milyar metreküplük yeraltı su potansiyelimizin yaklaşık 5,5 milyar metreküpü kullanılabilmektedir” dedi.
“Su kaynakları planlı kullanılırsa Mersin’de su sorunu yaşanmaz”
Kumbur, Mersin’in su potansiyeline ilişkin de şu bilgiler paylaştı:
“Mersin ili akarsularının su rejimleri, kaynakların bulunduğu bölgeler ile talebin bulunduğu yerler arasında sorunlar bulunmaktadır. Yerüstü su kaynaklarımız 7,2 milyar m³/yıl, yeraltı su kaynaklarımız 0,2 milyar m³/yıl olmak üzere toplam 7,4 milyar m³/yıldır. Bu potansiyelin yaklaşık yüzde 21’i kullanılmaktadır. Su kaynakları planlı, programlı kullanıldığı takdirde Mersin’de su sorunu yaşanmaması gerekir.”
“Havza ve il bazında Su Yönetim Sistemleri kurulmalıdır”
Su kullanımına ilişkin önerilerde bulunan Prof. Dr. Kumbur, “Ülkemiz ve bütün illerimiz için su havzalarının korunması, havza koruma planları-havza bazlı projelerin yapılması, su sıkıntısı çekilen yerlerde göletler, barajlar yapılarak su kışın depolanmalı, kayıp/kaçak oranları azaltılmalıdır. Arıtılmış suların özellikle tarım sektöründe tekrar kullanımını mutlaka gerçekleştirilmelidir. Havza ve il bazında Su Yönetim Sistemleri kurulmalıdır. Su tasarrufuna önem vermeliyiz. İsraf etmemenin kazanmak olduğu unutulmamalıdır. Suyun alternatifi olmadığı unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.