Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni, güçlü bir Türkiye yolunda Cumhurbaşkanlığı sistemini Bursalılarla paylaşmak ve bilgilendirmek istediklerini söyledi. Yeniden yükseliş sürecinde olan Türkiye’nin yeni süreci iyi okuması adına programı düzenlediklerini belirten Başkan Çepni, Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin halka iyi anlatılması gerektiğini ifade etti.
Çepni, konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür etti.
Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse ise, referanduma gidecek olan anayasa değişikliğinin ve yeni sistemin ülkeye hayırlar getirmesini temenni etti. Yeni yapının ülkeye neler getireceğinin vatandaşa en iyi şekilde anlatılması gerektiğini söyleyen Köse, meselenin bir şahısla ilgisi olmadığını, Türkiye’nin geleceği meselesi olduğunu ifade etti.
Açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Siyaset Bilimci Murat Yılmaz’ın yönettiği konferansa geçildi. Ülkenin gerçek potansiyelini hayata geçirecek olan sistem meselesini konuşmak üzere toplandıklarını söyleyen Yılmaz, “Bir siyasi sistemde sıkıntıyla karşılaştığımızda onu çözmek isteriz. Bizim siyasi sistemimizin sıkıntısı, istikrar üretememesidir. İstikrarsızlığın içerisinden de darbe, terör, kaos, ekonomik krizler çıkıyor. Bu yüzden hükümet sistemini, iki başlılığı ele almamız tartışmamız gerekiyor.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin siyasi istikrarsızlığı çözecek, yürütmedeki ikililiği bitirecek, buna bağlı olarak demokratik denge ve denetleme sistemlerine yol açacak bir çerçeve sunduğunu görüyoruz” dedi.
İlk konuşmacı Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman, mevcut sistemin fotoğrafını çekti. Türkiye’nin demokrasi tarihinin bir darbeler tarihi olduğunu dile getiren Hüseyin Yayman, mevcut sistemin sıkıntıları çözmediğini, sıkıntılar ürettiğini ifade etti. Her 10 senede bir darbeler olduğunu hatırlatan Yayman, Türkiye’de bir daha darbe olmasın, başbakanlar idam edilmesin diye sistemin değişmesi gerektiğini söyledi. Parlamenter sistemin ülkeyi krizden krize sürüklediğini anlatan Yayman, “Bizler artık Türkiye’de güçlü liderler, Cumhurbaşkanları olsun istiyoruz. Ülkemizin siyasi hayatının çoğu koalisyonlarla geçti. Milletimiz bu zor süreçleri unutmadı. Bu yüzden 16 Nisan’da halkımız en doğru kararı verecektir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde oluşacak güçlü hükümet ile askerler yönetime el koyamayacak. Yönetimden halk memnun kalırsa bir 5 sene daha seçer, memnun değilse yine halk görevden alır” diye konuştu.
Dünyanın en zor coğrafyasında yer alan Türkiye’nin güçlü bir sistemle tekrar ayağa kalkacağını belirten Yayman, merkez sağdaki tüm liderlerin başkanlık sistemini istediğini, artık halkın desteğiyle bunun hayata geçirileceğini söyledi. Yayman, “Türkiye’de şu anda 65. hükümet görevde bulunuyor. Normal şartlarda 65. hükümet 260 sene sonra yani 2183’te kurulması gerekirdi. Bu 15 ayda bir hükümetlerin değiştiğini gösteriyor. 15 aylık hükümetin ülkeye kalıcı bir hizmet yapması mümkün değildir. Türkiye’nin kalıcı istikrara ihtiyacı var. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin birçoğunda başkanlık veya cumhurbaşkanlığı sistemi bulunuyor. Türkiye’nin küresel güç olması için sistemin değişmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Serdar Korucu ise, hükümet sistemlerinden bahsederken siyasi karar alma mekanizmalarının nasıl düzenleneceğinin konuşulduğunu söyledi. Kararları kimin alacağı ve kimin uygulayacağının tartışıldığını ifade eden Korucu, parlamenter sistem ile başkanlık sistemlerinin tarihsel sürecini anlattı. Başkanlık sisteminin parlamenter sistemin birtakım zaaflarının dikkate alınmasıyla hazırlanan bir sistem olduğunu aktaran Korucu, şöyle konuştu; “Başkanlık sisteminde devlet başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı ayrılığı kaldırılıyor. Kanunları uygulama yetkileri tek bir merkeze toplanıyor. Bu kişi ve kişilerin doğrudan halka karşı sorumlu olması esastır. Parlamenter sistemde istikrara kavuşabilmeniz için tek parti hükümeti kurmanız gerekiyor.
Tek parti hükümeti için yüzde 41 bile yeterli olmuyor. Bunu 7 Haziran seçimlerinde gördük. Tek partili hükümet kurulsa da sadece meclis tarafından denetleniyor. Parlamenter sistemde ya koalisyona mahkum kalıp istikrarsızlık içinde çırpınmak zorundasınız, ya da çoğunluk tek partide olduğu için parlamenter denetim mekanizmaları işlemiyor. Bunu çözmenin yolu denetimin doğrudan halk tarafından yapıldığı sistemi getirmektir. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki yetkiler gelişi güzel dağıtılmıştır.
Başkanlık sistemiyle bu çatışmanın bitirilmesi hedefleniyor. Tüm yürütme yetkilerinin başkanın altında toplandığı sistemde, karar alma süreçleri de hızlanıyor. Geçiş süreci bir siyasinin kişisel hırsılarıyla alakalı değildir. Meclis üzerine düşeni yaptı. Halkta üzerine düşeni yapacaktır”.
Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Adnan Küçük, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili eleştirilerin tamamen bilgi eksikliğinden yapıldığını söyledi. Muhalefetin hazırlanan metni okumadan yeni sistemi eleştirdiğini belirten Küçük, ülke yönetimini arabaya sürmeye benzeterek direksiyon başında bir kişi olmasıyla 20 kişi olmasının aynı olmayacağını ifade etti.
Parlamenter sistemin bir aracın asgari iki şoförle sürülmesi anlamına geldiğini anlatan Küçük, “Koalisyon ortakları sayısınca şoför sayısı artar. Tek araçtaki bu kadar şoförle yarış kazanılmaz. Türkiye dünya siyasetinde her alanda yarış içerisindedir. Başkanlık sisteminde lider tek başına direksiyona geçer ve hedefe doğru ülkeyi götürür. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu yoktur. Yeni sistemde ise yaptığı her işten mesul olacak ve tüm suçlarından yargılanabilecektir. Yaptıkları Danıştay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi olacaktır” dedi.
Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi. Programın sonunda Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni ve Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse tarafından konuklara günün anısına plaket takdim edildi.
BBB