Altun'un açıklaması şu şekilde:
"Yeni bir yıla girerken, ne olmuş diye 2016 yılına baktığımızda genel olarak kan, ölüm ve gözyaşı görüyoruz. Bir de 15 Temmuz gecesi yaşanan alçak darbe girişimini elbette…
Yargı penceresinden bakacak olursak, hukuk devletinin daha da ağır yara aldığı, hukuk güvenliğinin kalmadığı, yargı bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığının sağlanamadığı, hukukun üstün değerlerinden biraz daha uzaklaşıldığı, adil yargılamanın daha da önemini yitirdiği, adalete erişimin engellendiği, savunma hakkı ile diğer hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, toplu ifade özgürlüğünün alabildiğine sınırlandırıldığı olağanüstü bir yıl geçirdik.
Futbol maçlarından sonra futbolcuların, uzatılan televizyon mikrofonlarına söylediği klasik bir yanıt vardır:
“Olan oldu, yenildik! Hatalarımızı biliyoruz. Dersimizi aldık. Önümüzdeki maçlara bakacağız!”
Çok basit olan bu yanıt, aslında ülkemizin içinde bulunduğu sorunların reçetesidir. 2016 ve daha önceki yıllarda yaşadığımız acılardan, sorunlardan aldığımız derslerle gelecek nesillere bırakacağımız ülkeyi planlayıp, inşa etmemiz gerekiyor.
Huzurlu bir gelecek inşa etmenin en önemli harcının adalet olduğunu unutmayalım. “Adalet mülkün temelidir” sözünü boşuna söylememiştir. Bu sözdeki mülk, sahip olmak için insanların birbirini yediği rant aracı mülk değil, devlettir. Devlet ise sadece güçlünün değil, her bireyin devleti olmalıdır.
Çok basit anlatımıyla güçlü devleti yaratmak ve yaşatmak, tüm kurum ve kurallarıyla işletilen çağdaş demokrasiyle mümkündür. Demokrasi, siyasiler için devleti ele geçirmenin aracı değil, mutlak surette yaşama geçirilmesi gereken bir amaç olmalıdır.
2016 yılında terör saldırıları ve hain darbe girişiminin yanısıra ülke gündemindeki en önemli konu Başkanlık Sistemi/Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı tartışmasıydı. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi adı her ne olursa olsun, getirilmek istenen düzenlemeler, tek adam iradesiyle Türkiye’yi ortaçağ karanlığına sürükleyecek düzenlemelerdir.
Kamuoyunda özgürce tartışılmadan; şeffaflık, katılımcılık ve uzlaşmadan yoksun bir anlayışla, toplumun birçok kesimini ötekileştirerek hazırlanan bu teklif, salt bu nedenlerle bile toplumsal kutuplaştırmayı artırma riski barındırmaktadır.
Türkiye’nin terörden önce ele alması gereken öncelikli sorunu demokrasidir. Siyasi partiler ve seçim yasaları çağdaş normlara kavuşturulmalı, demokratik parlamenter sistem güçlendirilmelidir. Güçlü bir parlamento ile de temel insan hak özgürlüklerini ana eksene oturtan çağdaş bir anayasa yapılmalıdır.
Bu silsileyle yapılacak düzenlemeler, terörün toplumsal gerekçesini ortadan kaldıracağı gibi, bırakın girişimini, bazılarının kafasındaki darbe düşüncesini bile yok edecektir.
Bu anlayışla, tüm vatandaşlarımızın yeni yılını kutluyoruz. 2017 hep güleceğimiz, huzur ve refah içinde yaşayacağımız bir yıl olsun…"
Gürkan ALTUN
Bursa Barosu Başkanı
BPR