28 Şubat mahkumu Mehmet Fazıl Aslantürk'ün Samsun Barosu Avukatı Mustafa Remzi Toprak’ın yeniden yargılama talebi üzerine, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kesinleşmiş ve hükmü infaz edilmiş dava dosyasında daha önce verilen 18 yıl ağır hapis cezası hükmünü hukuki gerekçeden yoksun bulup beraat kararı verdi.
28 Şubat sürecinde 12 Ağustos 1999’da tutuklanan Mehmet Fazıl Aslantürk, zamanın İstanbul 6. Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından aynı yıl 18 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 8 yıl cezaevinde yattıktan sonra şartlı tahliye ile 3 Eylül 2010’da tahliye edilmişti.
Samsun Barosu Avukatı Mustafa Remzi Toprak, hayali gerekçelerle tutuklanıp hapis cezasına çarptırıldığını ileri sürdüğü müvekkilinin yargılamasının iadesini talep etti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava bugün karara bağlandı ve mahkeme Mehmet Fazıl Aslantürk'e verilen hapis cezasının iptaline ve beraatine karar verdi.
Avukat Mustafa Remzi Toprak kararla ilgili yaptığı açıklamada, "Mehmet Fazıl Aslantürk, yapılan hukuk dışı bir yargılama ile 18 yıl ağır hapse mahkum olmuş toplamda 8 yıl cezaevinde yattıktan sonra şartlı tahliye ile 03.09.2010’da tahliye edilmiştir. Mehmet Fazıl Aslantürk’ün yargılanıp 18 yıl ağır hapse mahkum olduğu zamanın İstanbul 6. Devlet Güvenlik Mahkemesi 1999’da 'Mehmet Fazıl Aslantürk’ün, 1978 yılında Kahramanmaraş Akıncılar Derneği'ni kurduğunu, 1979 yılında Akıncı Güç Dergisi'ni çıkarttığını, 1994 yılında Tuzla Ekmek Fabrikası'nı kurduğunu, daha sonraki aşamada Muhsin Yazıcıoğlu, Hasan Celal Güzel, Aydın Menderes ile temasa geçerek geniş tabanlı bir parti kurmaya çalıştığı, parti kurmayı başaramasa da bu alanda siyasi çalışmalarını sürdürdüğünü, bu esnada Konya Baytaş Un Sanayii ve Kurtköy’de İTAŞ Polyester Sanayii'ni kurduğunu, ava çıkmak maksadıyla aldığını söylediği av tüfeğinin bulunduğu' tespitlerine yer verilerek 18 yıl ağır hapis cezasına hükmetmiş ve dosya derecaattan geçerek kesinleşmiştir. 47 yaşında cezaevine giren müvekkil 8 yıl ağır hapis yattıktan sonra 55 yaşında cezaevinden çıkmış, tarafımıza müracaatla yargılamanın iadesini talep etmiştir. Cezaevinden çıktıktan 6 yıl sonra 02 Mayıs 2016 tarihinde mahkemeye müracaat ettik, mahkeme yaptığı inceleme ile hükmün hukuki gerekçeden yoksun olduğundan bahisle beraat kararı vermiştir, yeni bir yargı süreci başlatıp başlatmayacağımıza daha sonra karar vereceğiz" dedi.
"8 yıl niye yattığımı bilemeden yattım"
Konuya ilişkin açıklama yapan Mehmet Fazıl Aslantürk ise "Hayatımın en verimli yıllarını sırf bir fikre inandığım için cezaevinde geçirdim. Mütefekkir ve Yazar Salih Mirzabeyoğlu evimin karşısında ilkokulda okuyan evladını almak için beklemek üzere okul çıkışına gelmiş, benim bahçemde çay içiyordu, bu esnada operasyon yapılıp alınınca, nitekim o da idama mahkum oldu ve yargılamanın iadesi ile beraat etti. Olaydan 7-8 ay sonra ben de alındım. O tutuklanmadan sonra cezaevi isyanları filan da yaşandı bir daha çıkamadım. Her Mahkemeye çıkışta hakime 'bana suçumu söyleyin, ola ki cezaevinden çıkarsam aynı suçu bir daha işlememeyeyim' dedim, bana hep 'söylicez söylicez' dediler en sonunda tahliye bile etmeden 18 yıl ağır hapis cezası verdiler. Toplamda 8 yıl niye yattığımı bilemeden yattım. Yargılamanın iadesi talep ettik, mahkeme beraat verdi, ömrüm geçti, şimdi 65 yaşındayım, kendimi iyi hissediyorum ama çok üzgünüm. Ülkemiz bunları hak etmiyor" diye konuştu.
Mehmet Fazıl Aslantürk açıklamasın söyle tamamladı:
"Ayrıca benim yaşadıklarım hiçbir şey, çok ağır işkence görenlerin, idama mahkum olup yıllarca hücrelerde ağırlaştırılmış hapis yatanların yanında benim yattığım ceza çok anlamsız. Cezaevlerinde insanların Filistin askısından, cop tacizine, elektrik vermekten kaba dayağa kadar yaşadıkları işkenceleri müşahede edince çıktıktan sonra yargılamanın iadesine başvurmak için 6 yıl düşündüm. Fakat adalet birey olarak bana değil milletimize lazım, adalet için bir ibret abidesi ve ders olsun diye başvurdum, yoksa yaşanan işkenceleri, idam cezası ve hücre cezalarını, ceza evlerinde vefat edenleri düşündükçe benim yattığım cezanın değil dava konusu yapılması konuşulması bile onların adına beni üzüyor."
İHA