Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ilk kez bulaşıcı niteliğe sahip olmayan salgın bir hastalık olarak nitelendirilen diyabet, hem Türkiye'de hem de dünyada ulaştığı rakamlarla endişeye sebep oluyor. Gebelik sürecinde diyabet hastalarını iki ayrıldığını ifade eden Dr. Nazmiye Şentürk, “Bunların ilki gebelik öncesi diyabet, diğeri ise gebeliğin 24’üncü haftasında ortaya çıkan gebelik şekeridir. Daha öncesinde tanı konmuş hastalar, hamile kalmadan önce mutlaka doktor kontrolünde gebe kalmaları gerekmektedir. Bu anne adayları mutlaka gebelikleri planlı olması gerekiyor. Çünkü hamile kalma sürecinde ve hamilelikte şekerin yüksekliği, kontrol altına alınmış şeker seviyesi çok önemlidir. O yüzde en az 3 ay öncesinden şeker kontrolü yapılması gerekiyor” dedi.

Daha öncesinde şeker hastası tanısı konmayan ve şeker hastalığı yaşamamış kişilerin ise gebelik şekeri ile karşı karşıya kalabileceğini belirten Şentürk, “Bu gebeliğin 24’üncü haftasından sonra ortaya çıkan ve gebelerin yüzde 5’inde görülen hastalıktır. Diyabetin anne karnındaki bebeğe ve anneye olumsuz etkileri çoktur. Diyabetli anne adayı daha çok tansiyon yükselmesi, idrar yolu enfeksiyonu ve buna benzer sıkıntılarla sık sık karşılaşılmaktadır. Daha önemlisi ise bebek üzerinde meydana gelmektedir. Kontrol altına alınmayan şeker, kandaki yükseklik oranı ile beraber bebeğin kilosuna orantısız olarak yansımaktadır. Böylece kilolu ve çokta sağlıklı olmayan bir bebek dünyaya gelir. Bunların akciğer gelişmeleri daha geç olur. Kilolu oldukları için doğumları daha zor olur. Doğum travması dediğimiz olaylarla karşılaşırız. En önemlisi ise sebepsiz yere her hangi bir haftada ani ölümlerle karşılaşılabilir” diye konuştu.

Daha önce 4 kilonun üzerinde doğum yapmış bayanların kontrollü bir şekilde hamile kalmaları gerektiğini belirten Şentürk, birinci dereceden akrabalarda diyabet hastalığı olanlar, 35 yaş üzeri anne anne adayları ve kilosu normalin üzerinde olan anne adayları bu sorunlarla karşı karşıya kalabileceğini söyledi.