Bu nedenle AB ve Euro, Almanya için çok büyük önem arz ediyor. AB, Almanya'nın en büyük pazarı konumunda olması nedeniyle Almanya, birliğin dağılmaması için elinden geleni yapıyor. Birliğin dağılması durumunda Almanya’nın bu rakamlara ulaşması mümkün değil. Bu nedenle de AB karşıtlığı, Euro düşmanlığı Almanya düşmanlığı ile eş değerde değerlendiriliyor. Diğer yandan, AB kılıfı altında her türlü oyun tezgahlanarak ‘birliğin kararı’ denilerek Almanya işin içinden sıyrılıyor. Fakat var olan bir gerçek ise Almanya'da da AB karşıtlığı politik söylemleri bulunanlar gittikçe oylarını yükseltiyor ve federal mecliste söz hakkına kavuşuyor.
Anketler, Almanya için iki ihtimalli koalisyonu işaret ediyor
AB karşıtlığını dillendirenler genellik aşırı sağ kesimin oylarını alıyor. Merkez partiler, Hıristiyan Demokratlarından Sosyal Demokratlarına kadar aşırı sağa veya aşırı sola kayan oyları toparlamanın peşine düşünce seçimde alacakları bir kaç puan uğruna onlar da kendi değerlerini hiçe sayarak yabancı, İslam ve Türkiye düşmanlığı için birbirleriyle yarışmaya başladılar. 24 Eylül'de gerçekleşecek olan genel seçimler için araştırma kuruluşlarının yaptığı anketler, Almanya için iki ihtimalli koalisyonu işaret ediyor. Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU ile Sosyal Demokrat Parti SPD'nin birlikte kuracağı büyük koalisyon ihtimali ki bu durumda hükümeti, seçimden birinci çıkan partinin önderliğinde kurulması gerekiyor. Bu durumda bir iki puan büyük önem arz ediyor. Çünkü, 2013 genel seçimlerinde yüzde 41 oyla CDU/CSU birinci parti olarak seçimin galibi olurken, Sosyal Demokrat Parti SPD yüzde 25.7 oranında oyda kalmıştı. İlk iki sırayı paylaşan zıt görüşlü partiler hükümeti kurarak Almanya'yı dört yıl boyunca sorunsuz idare ettiler. 2017 seçimleri için Sosyal Demokratlar Başbakan adayı olarak Avrupa Parlamentosu eski Genel Başkanı Martin Schulz'u aday yapınca SPD 7 puan artışla Hıristiyan Birlik Partilerinin önüne geçti. Bugün yapılan kamuoyu araştırmalarının sandığı yansıması durumunda, Almanya'da kurulacak koalisyon hükümetinin Başbakanı Martin Schulz olacak.
Almanya için Alternatif Parti, seçim çalışmalarını üç ana konu üzerinden yürütüyor
Merkel'in Başbakan adayı olduğu birlik partileri, bir iki puana acil ihtiyaç duyuyorlar. Oy alabilecekleri tek parti ise halen federal mecliste olmayıp eyaletler meclisine girmeyi başaran aşını sağcı Almanya için Alternatif Parti (AfD) olarak öne çıkıyor. Parti, AfD'nin alacağı tepkiyle oyları kendilerine çevirmenin gayreti içerisinde. Diğer yanda ise SPD bir iki puan daha yükselebilmek için ise aşı sol oylar için çapa harcıyor.
Yukarıda iktidar mücadelesi olurken, ezilenlerin başında ülkedeki yabancılar ve Müslümanlar geliyor. Almanya için Alternatif Parti (AfD), seçim çalışmalarını üç ana konu üzerinden yürütüyor. “Almanya'da radikal Müslümanlar istemiyoruz”, “Almanya'da mültecileri istemiyoruz”, “Sınırlama getirilsin”, “Almanya, Euro'da ayrılsın”. Bazı araştırmalara göre, bu söylemlerle partinin şu andaki oy oranları yüzde 12 seviyesinde bulunuyor. Bu netice sandığı yansırsa İslam karşıtı ve yabancı düşmanı söylemleri bulunan bir parti, federal mecliste söz sahibi olacak.
Hıristiyan Demokrat parti AfD'nin ilk iki söylemini kullanarak radikal oyları kendi partisine çekerek sosyal demokratların önüne geçmeyi ve bir dört yıl daha Merkel'in başbakanlığında ülkeyi idare etmeyi hedefliyor.
2013 yılında tepki oyları ile önce bir eylem hareketi olan AfD, şimdi ise ülkenin siyasetine belirleyici rol oynamaya başladı. Türk bakanlarının Almanya'da Türk vatandaşlarıyla bir araya gelmelerini engelleyen zihniyetin kime ve neye hizmet ettiğini şimdi daha açıkça görebiliyoruz. Her gün Türkiye ile alakalı yüzlerce haber Alman gazete ve televizyonlarında yer alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden yapılan düşmanlık diğer yandan İslam'la terörü bir araya getirerek yapılan İslam düşmanlığı bir kaç puan oy alabilmek için radikalliğe prim veriliyor.
2013 genel seçimlerinde 44 milyon sandığa gitti
26 Mart Saatrland eyaletinde, 7 Mayıs'ta Schleswig Halstein ve 14 Mayıs'ta ise Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde eyalet seçimleri yapılacak. Bu seçimler 24 Eylül'de yapılacak genel seçimlerin ön seçimi olacak.
80 milyon 520 bin nüfusa sahip olan Almanya'da oy kullanabileceklerin sayısı 61 milyon 950 bin. 2013 genel seçimlerinde sandığı gidenlerin yüzde 71.5 oranında. Bu, 44 milyon seçmenin sandığa giderek iradesini yansıtmış olduğu anlamına geliyor. Oy kullanma hakkı olup sandığı gitmeyenlerin oran yüzde 28.5. 17 milyon 640 bin kişinin sandığa gitmediği görülüyor.
Almanya'da 1 milyonun üzerinde Türk kökenli genel seçimlerde oy kullanma hakkı bulunuyor. Eğer Türk kökenliler sandığı gider ve oylarını kullanırlarsa sandığa gidenlerin yüzde 2.3'lük bölümü Türk kökenli oylar olacak. Bu rakam ise bir partiye yöneltildiğinde ise o parti hiç şüphesiz bir kaç puan öne geçecek.
İHA