İstanbul’da son haftalarda etkili olan yağmur ve kar yağışları barajlardaki doluluk oranını yüzde 88,63’e ulaştı. İSKİ’nin eski Genel Müdür Yardımcısı İhsan Özleyen, “Geçen sene su kıtlığı tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Şu an İstanbul yaza iyi bir avantajla giriyor ancak yazın olacak aşırı bir sıcaklık, buharlaşmanın ne getireceğini bilemeyiz. Eylüle kadar, hatta eylül sonuna kadar şu an için gözüken bir susuzluk tehlikesi yok ama tasarruf da şart. Beklenmedik bir anda aşırı bir yağış gelebilir taşkın suyu cana, mala zarar verebilir" dedi.
Mart ayında etkili olan yağmur ve kar yağışları sonrası İstanbul’a su sağlayan Istrancalar, Kazandere gibi barajlar yüzde yüz doluluğa ulaşırken, birçok barajda yüzde yüze yaklaştı. İstanbul’un barajlarının genel doluluk oranı ise 88,63’e ulaştı. Son yıllarda zaman zaman düşük seviyeleriyle gündeme gelen barajlarda doluluk oranı yükselirken beraberinde taşkın riskini de getirdi. Uzmanlar olabilecek taşkınlara karşı uyarırken barajlar dolu olsa da tasarrufun elden bırakılmaması gerektiğine dikkat çekti. Yağışlar sonrası İstanbul’daki barajların doluluk oranları ise; Alibey yüzde 81.09, Büyükçekmece yüzde 92.86, Darlık yüzde 98.64, Elmalı yüzde 99.27, Istrancalar yüzde 100, Kazandere yüzde 100, Ömerli Barajı yüzde 92.07, Pabuçdere yüzde 95.41, Sazlıdere yüzde 62.53, Terkos yüzde 84.51 oldu.
“Sel baskınına karşı vatandaşlarımızın da tedbirli olması lazım”
Geçtiğimiz sene yaşanan susuzluk korkusunun ardından bu yıl barajlardaki doluluk oranlarının yüksekliğinden bahseden İSKİ’nin eski Genel Müdür Yardımcısı İhsan Özleyen, “İstanbul’da geçen sene bu dönemde biz su kıtlığı tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Tabi İstanbul gibi tarih, turizm ve kültür şehrinde susuzluğu düşünmek aklımızdan bile geçmiyor, geçiremiyoruz. Bu sene ise barajlarımız dolu bu mutluluğu yaşıyoruz. Ancak sürdürülebilir bir su politikası için mutlaka barajların dolu boş dönemine bakmadan bizim sürekli bir tasarruf politikamız da olmalı. Geçen sene barajlardaki susuzluktan yakınırken bu sene de fazlalıkla ilgili söyleyeceklerimiz var. Barajlarımız bu sene dolu ancak yeni yağış rejiminden dolayı barajlardaki su miktarının artması nedeniyle baraj kapakları belirli oranda açılıp havzasına zarar vermemesi için tedbirler alındı. Fakat buna rağmen daha aşırı yağış gelmesi halinde barajların önündeki derelerden veya havzalardan can ve mal emniyeti açsından taşkına ve sel baskınına sebep olacak fazlalıkta su gelebilir. İSKİ Genel Müdürlüğü’nün uyarılarına dikkat etmemiz burada yaşayan vatandaşlarımızın da tedbirli olması lazım” dedi.
“Suyu çok ölçülü ve standartlarında kullanacağız”
Şu an için İstanbul’da barajların doluluk oranının çok iyi olduğunu ancak yaşanabilecek tasarrufun elden bırakılmaması gerektiğine dikkat çeken Özleyen, şöyle konuştu:
“Küresel ısınma, suların kirliliği, iklim değişikliği gibi şeyler bizim aklımızdan geçirmediğimiz senaryolarla bizi karşılaştırabilir. Artık dünya da bunun farkında, herkes suyun öneminin farkında ona göre tedbir almalıyız. Su bol diye israfa yönelmeyeceğiz. Zaten su zengini bir ülke de değiliz, azami tasarruf yapacağız. Yemek yaparken, çamaşır, bulaşık yıkarken her alanda her şeyde biz suyu çok ölçülü ve standartlarında kullanacağız. Bol suyu kullanmak hiçbir zaman temizlik değil. Sanayide su kullanırken geri dönüşümden faydalanacağız. Hele tarımsal sulamada, tarımda sulama su kullanımında en büyük alanı işgal ediyor.”
“Eylül sonuna kadar susuzluk tehlikesi yok ama tasarruf da şart
Geçtiğimiz haftalarda etkili olan yağışların İstanbul’a yaz için önemli kazanç sağladığını anlatan Özleyen, “Şu an İstanbul yaza iyi bir avantajla giriyor ancak yazın olacak aşırı bir sıcaklık, aşırı buharlaşmanın ne getireceğini bilemeyiz. İstanbul için çok anormal bir şey olmazsa risk yok, en azından bu su miktarlarıyla eylülü buluruz. Eylüle kadar, hatta eylül sonuna kadar şu an için gözüken bir su, susuzluk tehlikesi yok ama tasarruf da şart, önceliğimiz de bu. Bir parça giysi için koskoca makineyi çalıştırmayacağız. Üç tane tabak için bulaşık makinesini çalıştırmayacağız. Dünyada 2 milyar insan suya ulaşamıyor, 2 milyar insanın suyu yok, ilkel usullerle bulduğu sularla yaşıyor, bu dünya nüfusu için önemli bir şey. Türkiye’nin de gelecekte bu tehlikeleri görerek hareket etmesi lazım. Ulusal milli bir politikanın yanında yurttaşın da birey olarak azami özeni göstermesi gerek. Tam bugün baraj doluyken yapacağız tasarrufu, boşaldı mı son anda tasarruf yapma imkanı yok, yapılan tasarrufun da bir önemi yok. Her an aşırı yağış, beklenmedik bir anda taşkın suyu gelebilir cana, mala zarar verebilir. Su kaynaklarımıza, havzalarımıza ev yapmayalım, tasarruf edelim bu su bizim geleceğimize çocuklarımıza bir mirasımız” ifadelerini kullandı.