HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Özellikle gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler başta olmak üzere dünyadaki su özelleştirmeleriyle su şirketleri toplumu acımasızca sömürmekte, suyu istismar etmekte ve bu işten milyarlarca dolar kazanmaktadır” dedi.
HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, sendikanın genel merkezinde “Geleceğimiz Suyumuz Kadardır” temasıyla gerçekleştirilen Dünya Su Günü etkinliği ve sergi açılışına katıldı.
Burada bir konuşma yapan Arslan, “Hayatın kaynağı, alternatifi bulunamayan ve üretilemeyen bütün canlıların varlık nedeni olan su bizim için hayattır. Su gelecektir, su medeniyettir. Dünya Su Günü münasebetiyle suyun giderek öneminin anlaşılmasını ve fark edilmesi münasebetiyle 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu suyun, temel insan hayatı gibi temel haklardan bir tanesi olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla biz dünya su gününde BM’nin de altını çizdiği suyun temel insan haklarından bir tanesi olduğunu altını çizerek başlamak istiyorum” açıklamasında bulundu.
Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 97’sinin tuzlu su olduğunu bildiren Arslan, “Yüzde 3’ü tatlı su bunun da yüzde 2,5’u kutuplarda. İnsanoğlunun kullanabileceği toplam su rezervi dünya su miktarının sadece yüzde yarımıdır. Dolayısıyla aslında büyük bir kaynak olması lazım insanlığın kullanabileceği tatlı su miktarı ne yazık ki yüzde 1’in altındadır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin su fakirliğine doğru ilerleyen bir ülke olduğunu söyleyen Arslan, “Eğer rakamlar ve iklim değişikliği bu şekilde devam ederse 2030’larda Türkiye su fakiri ülke olarak karşımıza çıkıyor. Su fakiri ülke demek, su konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya kalan bir ülkedir. Bu konuda gerek dünyanın gerekse ülkemizin su konsundaki tablosu hiç de gelecekle ilgili bizi umutlandıran bir noktada değil. O nedenle var olan su kaynaklarımızın israf edilmemesi su fakirliği konusunda bizim işimizi kolaylaştırabilir” diye konuştu.
Suyun özelleştirildiği ülkelerde, suyun fiyatının arttığını ve kalitesinin düştüğüne dikkati çeken Arslan şunları kaydetti:
"Özellikle gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler başta olmak üzere dünyadaki su özelleştirmeleriyle su şirketleri toplumu acımasızca sömürmekte, suyu istismar etmekte ve bu işten milyarlarca dolar kazanmaktadır. Su tüm insanlığın ortak değerdir, su hayattır, su gelecektir, su ticarileştirilemez. Ülkemizde de benzer girişimlerde bulunulmuş ama istedikleri başarıyı elde edememişlerdir. Hem toplumumuzun duyarlılığı hem bizim gibi sivil toplum kuruluşları ve sendikaların tepkileri hem de ülkemizin içerisinde bulunduğu şartlar bu alanda su şirketlerine yeterli alan bırakmamıştır."