Bursasporlu Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği (BPFDD), basın toplantısı düzenledi. Dernek Başkanı Ahmet Suphi Evke ve yönetimi yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bizler Bursaspor formasını gururla taşımış eski futbolcular olarak, Bursaspor'umuzun son yıllarda içinde bulunduğu durumdan dolayı üzüntülüyüz. 2009-2010 yılında Türk futbolunda adeta devrim yaparak Süper Lig şampiyonluğunu kazandığımız sezon sonrası her geçen yıl kan kaybederek devam eden kötü süreç ile geldiğimiz nokta, bizleri Bursaspor'un geleceği ile ilgili endişe ve kaygıya sevk ettiği gibi umutlarımızı da kararttı. Bizler Bursa'da doğan, Bursa'da doyan, bu güzel kentin dokusunu iliklerine kadar hisseden kentlilik bilinci gelişmiş kişileriz. Aynı zamanda şehrimize ve değerlerine aidiyet duygumuzu da en üst düzeyde yaşadığımızın bilinmesini isteriz. Biz büyük Bursaspor formasını gerek aynı dönemlerde gerekse farklı dönemlerde giymiş futbolcular olarak, şehrimizi A Milli Takım ve alt milli takımlarda temsil etmiş kişiler olduğumuz gibi futbol ve hayat konusunda da ciddi tecrübelere sahibiz.”
“Bursaspor tarihinden ve kent hafızasından uzaklar”
Açıklama şöyle devam etti: “Bugün itibariyle kimimiz futbolun içinde kalarak teknik adamlık, antrenörlük yaparken, kimimiz de futbolla ilgili değişik görevlerde yer alıyoruz. İçimizden bazıları da sanayici, inşaatçı, doktor, mühendis, ve avukat olarak ülkemize ve kentimize değer katan çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca iş hayati dışında ülkemizdeki ve Bursa'mızdaki gelişmeleri takip eden STK'larda görev alan, Türk Sporunu ve Türk Siyasetini takip eden, farkındalıkları gelişmiş farklı bakış açılarıyla değerlendirme yapabilen sosyal hayatın da içinde olan insanlarız. Bu çeşitliliğimizi ayrıca bir zenginlik olarak görüyoruz. Geldiğimiz noktada üzülerek görüyoruz ki; son yıllarda Bursaspor’umuzu yönetmek için aday olan başkan ve yöneticiler Bursaspor tarihinden ve kent hafızasından uzak, Bursaspor'da sembolleşmiş isimlerden bile habersiz. Ama unutmamamız gereken en önemli şeyin, geçmişine sahip çıkmayanın geleceğini göremeyeceği gibi kendi tarihini de yazamaz olmasıdır. O zaman bizler de diyoruz ki, yıllardır yapılan hataların büyük Bursaspor camiasına oluşturduğu travma kolay atlatılacak gibi değil. Şimdi yeniden ve her zamankinden daha fazla Bursaspor'umuza sahip çıkmamız gerekiyor. Özellikle bizlere adlarımızı veren şanlı Bursaspor'umuz için, nasıl zamanında tekmeye kafa uzattıysak bundan sonraki süreçte de sorumluluk alıp hem idari hem teknik olarak mutlaka yeni oluşumların içinde olacağız. Biz bu konuda kararlı ve hazırlıklıyız, yapılan hataların farkındayız.”
“Bursaspor kimsenin tapulu malı değildir”
Bursaspor’la ilgili önemli konuların da yer aldığı açıklamada, “Peki bizleri bu açıklamaya iten sebep neydi diye soracak olursanız sıralayalım; geldiğimiz bu durumu bir tek sebebe bağlamak nasıl yanlış olursa başarı da başarısızlık da bir çok etkenin bir arada bulunmasıyla. mümkün olabilir. Ayrıca hiçbir şeyin de yoktan var olmayacağını bilen kişileriz. Öncelikle en büyük tehlike, Bursaspor'un kendi özünden uzaklaşarak kötü bir sistemin parçası olması ve transfere dayalı düzenin takipçisi olarak adeta menajerlerin güdümüne girmesi. Her yıl ortalama 20 oyuncu transfer edilerek bir milyar gibi kulübün borçlandırılmasını kabul etmemiz mümkün değil. Türk futbolunun geldiği noktada milyarlarca borçla varlıklarını sürdürmeye çalışan kulüplerin taraftarlarına kendilerini ifade etme biçimi ne kadar çok transfer ne kadar çok para verdikleriyle ölçülüyor. Zaten seneler önce 14 yabancı kuralının delegelerin oylarıyla başkan ve yönetici olmanın icabı, büyük emanete sahip çıkmak ve haklarını korumak olmalıdır. Yani Bursaspor kimsenin tapulu malı değildir. Babasından miras kalmadığı gibi şahsi mali hiç değildir. Sadece emanettir. Bizim manevi değerlerimize göre de emanete sahip çıkmak şarttır, zarar vermemek esastır” ifadelerine yer verildi.
“Bayern Münih gibi bir modeli Bursaspor'da uygulamak istiyoruz”
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Sonuçta bizlerin çarşıda pazarda hayatın her noktasında karşılaştığımız Bursasporlulardan aldığımız söylem hep aynı; ne olacak Bursaspor'un hali? Hadi artık size görev düşüyor. Zamanı geldi geçiyor, oluyor. Ve biz de kendi aramızda konuşarak bu durumu istişare edip bu kente bir borcumuz varsa çocuklarımıza torunlarımıza biz taşın altına değil elimizi bedenlerimizi koyduk demeliyiz. Sonra bu şehre hesap veremeyiz buna mecburuz. Nasıl ki Dünya'da en güzel örneği yıllar önce bulup ve hala uygulayan ve sürdürülebilir başarılara her yıl bir yenisini ekleyen Bayern Münih gibi bir modeli Bursaspor'da uygulamak istiyoruz. Yeter ki bu kent bize inansın, bize güvensin ve bizi yalnız bırakmasın. Nasıl ki teknik olarak başarılı olduğumuz yıllarda Vakıfköy'den gelen çocuklarımızla karakterli abilerin harmanından oluşan karma zirveye çıktıysa ve nasıl yıllar önce rahmeti eski futbolcu Orhan Özselek zor şartlarda kulübü kentle bütünleştirerek başarılı sezonlar yaşattıysa biz de yaparız diyoruz. Bizlerin içinde bulunduğu kentin gücü ve aklı, yanımızda olduğu sistem her şeyin üstesinden gelir. Türkiye'ye de örnek olur. Sonuçta salon sporlarına baktığımızda son yıllarda hem milli takımlarda hem de kulüp takımlarında dünya ve Avrupa arenasında şampiyonluklar geliyorsa bunun en büyük sebebi parkeden gelen eski sporcuların federasyon başkanlığı, kulüp başkanlığı ve yönetim kurullarındaki görevleridir. Şimdi biz de artık diyoruz ki çimden gelenler olarak hem Türk futboluna örnek olması açısından hem de Bursaspor'da görev alarak farkımızı ortaya koyup sürdürülebilir başarılara ulaşmak ve kentin yeniden gurur duyduğu bir takım ve kulüp oluşturmaktır. Bizler bunca yıllık deneyimimize ve birikimimize güvenerek bunun da zor olmadığını biliyoruz. Gelir gider dengesini kurup, üreten bir yapı içinde kurumsallaşıp, kentle örtüşen güce ulaşmak istiyoruz. Son olarak şunu da belirtmemiz gerekir, Bursaspor kulübünün A'dan Z'ye yeniden dizayn edilerek çağdaş normlara ulaşması sadece şirketleşmeyle mümkün olacaktır.”
İHA