Memorial Dicle Hastanesi Kadın Doğum ve Tüp Bebek Bölümünden Op. Dr. Uğur Değer, tüp bebek tedavisi konusunda merak edilenler hakkında bilgi verdi. Tüp bebeğin, çeşitli tedavi yöntemleriyle gebe kalamayan kişiler için laboratuvar ortamında yumurtalıkların spermle döllendirilip, tekrar rahmin içine enjekte edilmesi esasına dayandığını anlatan Değer, “Kısaca yardımcı üreme tekniği olarak tanımlanmaktadır. Genellikle bu yöntem, kanalları tıkalı olduğu için sperm ve yumurtalıkların birleşemediği, ileri yaş nedeniyle yumurtlama problemi yaşayan kadınlarda uygulanmaktadır. Ayrıca açıklanamayan kısırlığı, çikolata kisti ve bazı genetik hastalığı olan kadınlara da uygulanabilir. Erkek kısırlığı durumunda son derece ileri teknikler uygulanmaktadır. Sperm yokluğu olan erkek hastaların testislerinden ince iğne aspirasyonuyla alınan spermlerden elde edilen hücreler direkt rahme enjekte edilip kadının hamile kalması sağlanabilir” dedi.
“Önce tedavi, sonra tüp bebek”
Bir kadının gebe kalması için on beş milyon sperme ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Değer, “Bu rakam beş milyonun altında olduğu zamanlarda doğrudan tüp bebek tedavisi önerilir. Açıklanamayan kısırlık durumu da günümüzde pek çok çiftte görülmektedir. Bu tabloda doğal yollardan çocuk sahibi olmayıp uzman yardımı almak isteyen çiftlere yapılan tetkiklerde herhangi bir neden saptanmamaktadır. Bu durumda genellikle ilk olarak aşılama yöntemi denenmekte, ardından başarı sağlanamazsa tüp bebek yöntemine geçilmektedir” diye konuştu.
“Tedaviye zamanında başlamak çok önemli”
Tüp bebek yönteminde başarı oranının kişiden kişiye değiştiğini aktaran Değer, şunları kaydetti:
“Bu aslında yaşla ve yumurta kalitesiyle ilintili olan bir durumdur. Genç hastaların yumurtalıklarında yumurta sayısı fazla olduğu için tüp bebek tedavisinde başarı oranı artmaktadır. 35 yaş sonrası yaş ilerledikçe başarı oranı da azalmaktadır. Bu nedenle ne kadar erken yaşta tüp bebek tedavi yöntemi başlanırsa başarı oranı da yükselmektedir. Genç çiftler istemelerine rağmen çocuk sahibi olamıyorlarsa mutlaka bir uzman doktor ile görüşüp bu durumun nedenleri konusunda araştırma yapılmasını sağlamalıdır. İleri yaş grubunda bulunan kadınların yumurtalıklarında yumurta rezervi yeteri kadar depolanmadığı için kadın erken menopoza girerek yumurtlama problemiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumda da 3 aylık bir tedaviye başlanır ancak hala sonuç alınamıyorsa tüp bebek aşamasına geçilebilir.”
“Kadın günlük yaşamına devam edebiliyor”
Tüp bebek tedavi yöntemiyle gebe kalanların normal bir gebelik süreci yaşadığını kaydeden Değer, şunları söyledi:
“Burada yapılan işlem herhangi bir nedenle karşılaşamayan sperm ve yumurtaların laboratuvar ortamında karşılaşmasının sağlanmasıdır. Dini inançlara da aykırı bir durum söz konusu olmayıp, çiftlerin kendi sperm ve yumurtalarıyla yapılan bir işlemdir. Geçtiğimiz yıllarda tüp bebek yöntemi daha ağır bir işlem olarak kabul edilmekteyken, günümüzde teknolojinin gelişimine paralel olarak işlem ve hasta konforu da artmış durumdadır. Kişi tedavi süresince normal yaşantısından geri kalmamaktadır. Yalnızca transfer gününden sonra bir gün dinlenmek yeterli olmaktadır. Ayrıca tüp bebek tedavisi sırasında hastanın stres yaşamaması, kendini rahat hissetmesi oldukça önemlidir.”
“Başarısız denemeler umutsuzluğa düşürmemeli”
Tüp bebek tedavisi sırasında bazı komplikasyonların gelişebildiğini vurgulayan Değer, şu ifadelerde bulundu:
“Örneğin çok nadir olsa da ilaçların etkisi sonucu yumurtalar aşırı büyüyebilmekte, bazen hiç büyümemekte veya yumurtalar arasında boyut dengesizliği oluşabilmektedir. Bu durumlarda tedavinin ertelenmesi gerekir. Hastanın durumuna göre doktorun karar vereceği bir sürenin sonunda tekrar tüp bebek denenebilir. Tüp bebek tedavi süreci sabır, kararlılık ve profesyonel yaklaşım gerektiren çok özel bir dönemdir. Çiftler bu süreçte birbirine destek olmalı, doktoruna güvenmeli ve tedavinin tüm gerekliliklerini baştan sona yerine getirmelidir.”