Notice: Undefined index: url in /home/bursahp1/domains/bursahaberportali.com/public_html/_phpfastcache.php on line 22

Notice: Use of undefined constant amp_dizin - assumed 'amp_dizin' in /home/bursahp1/domains/bursahaberportali.com/public_html/amp/init.php on line 39

Notice: Use of undefined constant amp_blocks_dizin - assumed 'amp_blocks_dizin' in /home/bursahp1/domains/bursahaberportali.com/public_html/amp/init.php on line 40
Kilo fazlalığı böbrek hastalığı riskini arttırıyor
Bursa Haber Portalı

Kilo fazlalığı böbrek hastalığı riskini arttırıyor

SAĞLIK

Obezite, sadece kalp ve damar hastalıkları için değil, böbrek hastalığı gelişimi için önemli bir risk faktörü.

Türk Nefroloji Derneği Sekreteri Prof. Dr. Siren Sezer, şişmanlığın tüm dünyada önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıktığını belirterek, "Obezitenin hipertansiyon şeker hastalığı ve kardiyovasküler risk artışı gibi birçok sağlık problemini tetiklediği bilinmektedir. Son yıllarda ülkemiz ve diğer dünya ülkelerince önemli bir obezite artışı olmuş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından öncelikli mücadele edilecek bir konu olarak kabul edilmiştir" dedi.

Böbrek hastalığının sinsi bir hastalık oludğunun altını çizen Sezer, "Yüzde 90 hasarlanana kadar belirti vermeyebilir. Risk grubundaki kişilerin belirti olmadan böbrek fonksiyonunu kontrol ettirmelidir. Böbrek yetmezliği erken saptandığında önlenebilir ve ilerlemesi durdurabilinir bir hastalıktır. Toplumlardaki farkındalık oranı çok düşüktür. Gelişmiş toplumlarda bile farkındalık oranı yüzde 10’larda iken Türkiyede bu oran yüzde 5’in altında kalmaktadır. Bu amaçla Türk Nefroloji derneği tarafından yapılan iki tarama çalışmasında (Türkiye Kronik Böbrek Hastalığı Prevalans Çalışması (CREDIT) ) ve Böbrek Sağlığı Otobüsü Projesinde hastalığın farkındalığı sırasıyla yüzde 2 ve 5.7 oranlarında bulunmuştur" dedi.


Sezer, "Türkiye’de 2001 yılında milyon nüfus başına 314 olan son dönem böbrek yetmezliği olan hasta sayısı yaklaşık 10 yıllık sürede 2,5 kattan fazla artarak günümüzde 918'İ aşmıştır. 2014 yılı sonu verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış yaklaşık 71000 hasta bulunmaktadır. Erişkin nüfusta böbrek hastası olma oranı yüzde 15’tir. Bu her 6-7 erişkinden birine denk gelmektedir. 100 erişkinin 33 tanesinde hipertansiyon, yine 33’ünde obezite, 14’ünde şeker, 15’inde böbrek yetmezliği mevcut.

2015 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 56951 hemodiyaliz, 3909'u periton diyalizi ve 12800’ü böbrek nakilli olmak üzere renal replasman tedavisi uygulanan son dönem böbrek hastalıklı 73660 hasta mevcuttur. 2012 yılı sonu itibariyle milyon nüfus başına 858 olan son dönem böbrek yetmezliği prevalansı 2014 te 918’e, 2015'te 935'e yükselmiş durumdadır. 2015 yılı sonu itibariyle ülkemizde 75 böbrek nakli, 119 periton diyalizi ve 849 hemodiyaliz merkezi bulunmaktadır. Hemodiyaliz ve periton diyaliz merkez sayılarında belirgin değişiklik yok iken transplantasyon yapan merkez sayısı 61'den 75'e yükselmiştir.


Yeni diyalize başlayan hastalarda en sık neden şeker hastalığı (yüzde41)'dır. Bunu yüzde 25 ile hipertansiyon, yüzde 5.5 glomerülonefritler ve yüzde 3.8 ile polikistik böbrek hastalığı takip etmektedir. Yeni hemodiyaliz hastalarının yüzde 47.5’inde diyalize acil koşullarda başlanmaktadır. Böbrek hastalıklarının erken teşhisi, nefroloğa erken yönlendirme, hasta eğitimi gibi faktörlerle bu oran düşürülebilir.


Tüm hemodiyalize girenler göz önüne alınınca diyalize giren hastaların yüzde 65'i erkek, yüzde 35'i kadın olduğu, yüzde 35'inin şeker hastası olduğu saptandı. Yaş aralığı dağılımı ise yüzde 41'inin 45-64 yaş, yüzde 25'inin 65-74 yaş,yüzde 17'sinin ise 75 yaş ve üstü grup olduğu saptandı.


Periton diyalizi hasta sayısında son yıllarda gözlenen azalma eğilimi devam etmektedir. 2012’de 4777 olan periton diyalizi uygulanan toplam hasta sayısı 2014 yılında 4306’ya, 2015 yılında ise 3909'a düşmüştür. Periton diyalizine başlayan yeni hasta sayısında azalma söz konusudur.


2015 yılında toplam 3204 böbrek nakli yapılmıştır. Bu nakillerden 1012'si diyaliz tedavisi görmeden direkt nakil yapılanlardır. Toplam nakil sayısında geçen 4 yıla göre yüzde 7 civarında olan bir artış dikkat çekmektedir. Tüm nakillerde kadavra donörü oranı yüzde 20.9’dur ve bu oran artmamaktadır.


Diyaliz hastalarındaki en önemli ölüm nedeni kardiyovasküler ölümdür. Hasta kayıt sistemine göre yüksek ölüm oranı devam etmektedir (yüzde 16). Diyaliz tedavi standartlarının sağlanmasına rağmen yüksek ölüm oranı giderek daha yaşlı hastaların diyalize başlamasına, şeker damar sertliği,kanser gibi ek hastalıkların getirdiği riske bağlanabilir. Bu konuda diyaliz merkezlerinin, diğer destek birimlerin nefroloji uzmanlarıyla daha iyi bir koordinasyon içinde çalışması gerektiğine inanıyoruz" dedi.


Şeker hastalığı Türkiye'de son dönem böbrek yetmezliği nedeni olarak birinci sırada


Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Turgay Arınsoy da, "Şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği dünyada ve ülkemizde son dönem böbrek yetmezliği nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Tip1 diyabetli olgularda yüzde 30 tip 2 diyabetli olgularda ise yüzde 10-20 oranında diyabetik nefropati gelişebilir. Özellikle tip 2 olarak adlandırılan insuline bağımlı olmayan diyabette bulgular sinsi gelişmekte hasta tanıda gecikebilmektedir. Türkiye'de yeni hemodiyalize başlayan hastaların yüzde 40'ı şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği tanısına sahip. Bu yaklaşık 3 bin 900 hastaya denk geliyor.


Diyabetik nefropati de böbrek hastalığını etkileyen en önemli faktörler diyabetin süresi ve kan şekerinin kontrolsüz olması, hipertansiyon varlığı ve tedavinin yetersiz olmasıdır. Bunun dışında genetik yatkınlıkta önemlidir ve bazı ailelerde böbrek hasarının daha fazla görülmektedir. Böbrekleri şeker hastalığından etkilendiğinin ilk bulgusu mikroalbuminüri dediğimiz idrarda protein kaçağının tespit edilmesidir. Bu durum kan şeker ayarı, uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve kan basıncı kontrolü ile geri döndürülebilir. Hastada bu aşamada uygun önlemler alınmaz ise mikroalbuminüri miktarı giderek artar ve böbrekteki hasar kalıcı hale gelebilir. Takip eden dönemde böbrek fonksiyon kaybı başlar ve protein kaçağı artar.


Şeker hastalarında her yıl kan basıncı kontrolü, kan kreatinin seviyesi ve idrarda mikroalbuminüri miktarına bakılmalıdır. Eğer idrarda mikroalbuminüri varsa, hedef kan basıncı 130/80 ve altı olmalıdır. Son 3 aylık şeker dengesini gösteren HbA1C oranı da yüzde 7'nin altı olmalıdır" dedi.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.