Gittiği nakış kursunda hayata tutunduğunu belirten Gündüz, “Ben çocuklarım için nefes alıyordum ama şu andan itibaren kendim için yaşıyorum” dedi.
Bundan 13 yıl önce yıl başını karşılayacağı gece şiddetli öksürükle hastaneye kaldırılan ev hanımı, üç çocuk annesi Zülay Gündüz’ün hayatı o günden sonra değişti. Doktorlar 3. derece akciğer kanseri (perikard kanseri) teşhisi koydu. Tedavi için İstanbul’a gitti. Hastalık ilerledikçe yürüyemez oldu, yatağa düştü. Doktorlar yakınlarına, “İlk kez böyle bir hastalıkla karşılaşıyoruz. Kanser hücresi sol göğsün altındaki boşlukta başlayıp kalbi sarmış. En fazla 8 ay yaşar” dedi, o inatla ve sevgiyle hayata tutundu. Bayraklı Belediyesinin açtığı nakış kursunda kendi ifadesiyle terapi gördüğünü anlatan Gündüz, “8 ay yaşar dediler 13 yıldır hayattayım. Hasta olduğumu hiçbir zaman kabul etmedim. Sevgiyle bu hastalığı yendim. Şimdi katıldığım kurslarda adeta terapi görüyorum. Buradayken aklıma hiç kötü bir şey gelmiyor” dedi.
“Göz kapaklarımı açamıyordum”
Zorlu bir süreç geçirdiğini anlatan Gündüz, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:
“13 sene önce yeni yıla gireceğimiz akşam fenalaştım. Hastaneye kaldırıldım. ‘Üşütmüşsün’ dediler ama ateş ve öksürük geçmediği için iyice araştırdılar. Sonucunda da akciğer kanseri olduğumu söylediler. O zamana kadar hiçbir şikayetim yoktu. Babam ve ağabeyim üç ay arayla vefat etti. O olay beni çok etkiledi. Kuru öksürük vardı. Zararlı hiçbir şey kullanmadım. Kanser olduğumu öğrendiğimde bunu hiçbir zaman kabul etmedim. ‘Şiddetli üşüttüm ve bu geçecek’ dedim. Beynime öyle sinyal gönderdim. Tedavim İstanbul’da sürdü. 1.5 yıl yatalaktım. Ayağa kalkamadım. Tuvalete gidemedim. Hastalık 3. evredeymiş. ‘8 ay yaşar’ dediler. Göz kapaklarımı açamıyordum. Ameliyat oldum. Doktorlar, “şanssızın şanslısısın’ dediler. Kanser, kalbin hemen altındaki boşluktaymış. Akciğere fazla değmemiş. Kanser, kalbi sarmış örümcek gibi. 6 kemoterapi, 36 radyoterapi aldım. Bunları hiç aksatmadım. Şikayet ederek bunları yapmadım. Radyoterapinin altında şarkı söyleyip oynadım. 3 yıl sonra hastalığı tamamen yendiğim söylendi. Bu zorlu süreç boyunca hastalığı hiçbir zaman kabul etmedim ve doktorların söylediklerini harfiyen yaptım.”
“Kurslarla terapi görüyorum”
Gündüz, çocuklarının ve damadının kendisini hiçbir zaman yalnız bırakmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Benimle çok iyi ilgilendiler. Torunum bana hep hediye getiriyordu. Yatalak kadın hediyeyi ne yapsın ama onların benimle ilgilenmesi beni iyileştirdi desem yalan olmaz. Çocuklarım, damadım, torunum bana sevgiyle baktı. Hepsinden Allah razı olsun. Şimdi her yıl kontrolden geçiyorum. İstanbul’dan İzmir’e geri geldim. Burada çok arkadaşım yoktu. Kızım, ‘kurslara katıl’ dedi. Ben de Bayraklı Belediyesinin kursları olduğunu öğrendim. Burada kurdele nakış yapıyoruz. Bana terapi gibi geliyor. Sabah geliyorum, akşam eve gidiyorum. Evde otursam aklıma hem kötü şeyler geliyor. İyi şey akla gelmiyor ama burada öyle bir şey yok. Aile ortamı var. Buraya geldikten sonra uykularım bile düzeldi. Hocamız da sağ olsun güler yüzlü, pozitif. Kanser hastalarına tavsiyem hayattan hiçbir zaman kopmasınlar. Ben çocuklarım için nefes alıyordum ama şu andan itibaren kendim için yaşıyorum.”