Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Sözcü İbrahim Kalın,
Fırat Kalkanı Harekatı ile Türkiye’nin Cerablus’tan Azez, Dabık ve şimdi El Bab’ı da kapsayan bölgeye yaptığı harekatın DEAŞ’la mücadelenin nasıl yapılması gerektiğine dair çok net bir modeli ortaya koyduğunu söyledi.
ABD’li muhatapların Türkiye’nin Rakka planını nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine Kalın, Türkiye’nin Suriye’de DEAŞ terör örgütü ile mücadele konusunda baştan beri ortaya koyduğu bir prensip olduğunu, Obama yönetimi ile anlaşılamayan konulardan bir tanesinin de bu olduğunu ifade etti.
Bu prensibin de terör örgütleri ile ancak doğru aktörler üzerinden mücadele edilmesi konusu olduğunun altını çizen Kalın, “Fırat Kalkanı Harekatı ile Türkiye’nin başlattığı Cerablus’tan Azez, Dabık ve şimdi El Bab’ı da kapsayan bölgeyi kapsayan harekat aslında bu mücadelenin nasıl yapılması gerektiğine dair çok net bir örneği, modeli ortaya koymuştur. PKK’nın uzantısı olan YPG-PYD gibi terör örgütleri üzerinden DEAŞ ile mücadele etmeye çalışmak ancak kendi ayağınıza kurşun sıkmak olur. Bugün Amerikan yönetimi içinde birkaç farklı görüşün olduğunu görüyoruz.
Bir tarafta ‘Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alalım’ diyorlar ama öbür tarafta da PYD-YPG üzerinden yürütülen operasyonların devam ettirilmesi için bir çabanın devam ettiğini görüyoruz” diye konuştu.
Şuan itibariyle Rakka operasyonunun nasıl, kimle, hangi gruplarla yapılacağı konusunda verilmiş nihai bir karar olmadığını belirten Kalın, “Bizim teklifimiz ortada, daha önce bize söz verildiği gibi kamuoyuna da ilan edildiği gibi YPG-PYD unsurlarının mutlaka Mümbiç’ten çıkması ve Fırat’ın doğusuna geçmesi gerekir. Eğer Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsediyorsak, Suriye’deki farklı grupların arasında bir etnik çatışma ya da benzeri bir kargaşanın çıkmamasını arzu ediyorsak bunun için yapılması gerekenler açıktır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Kürtlere karşı tavır aldığı, Kürtlerin kazanımlarını engellemeye çalıştığı yönünde karalama kampanyaları yapıldığını belirten Kalın,
“Türkiye’nin Kürtlerle bir sorunu yoktur. Türkiye’nin kavgası, mücadelesi terör örgütleriyledir. Kürtleri temsil ettiğini iddia eden ama neticede bir terör örgütü olmaktan başka bir şey olmayan örgütledir.
Bu PKK, PYD için böyledir. Biz PYD’nin Suriye’de nasıl kurulduğunu biliyoruz. Zaman zaman bazı Amerikalı yetkililerin, dün de buna benzer bir açıklama yaptılar, ‘PKK ile YPG aynı şey değildir, aralarında fark vardır’ gibi cümleler sarfettiklerini görüyoruz.
Bu söylediklerinin doğru olmadığını kendileri de biliyorlar. Çünkü daha 1 yıl öncesine kadar Amerika’nın bütün resmi istihbarat raporlarında, hatta kamuoyu ile paylaştıkları raporlarda PYD-YPG’nin PKK’nın Suriye uzantısı olduğunu kendileri ifade etmekteydiler” ifadelerini kullandı. Obama yönetimi döneminde PYD ve YPG’ye çok fazla yatırım yapıldığı için Amerika’nın şuanda geri adım atamadığını belirten Kalın,
“Biz alternatifini koyduk, alternatif bir mücadele yöntemi bellidir. Mümbiç’te, Rakka’da nasıl bir terörle mücadele yapılması gerektiği, orada DEAŞ’tan kurtulduktan sonra bölgenin nasıl, kimler tarafından yönetilmesi gerektiği konusunda çok açıktır. Bu konuda müzakereler devam ediyor. Umarız burada hem Türkiye’nin önceliklerini, hassasiyetlerini dikkate alan hem de Suriye’de terörle mücadeleyi başarılı kılacak bir model üzerinde anlaşma imkanımız olur” açıklamasında bulundu.
Terörle mücadele bağlamında Irak ayağının çok önemli olduğunu kaydeden Kalın, Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesi için önemli bir mücadele yürütüldüğünü söyledi. Kalın, “Biz de hem Başika kampı üzerinden hem de diğer araçlar vesilesiyle destek olmaya devam ediyoruz.
Musul’da daha önce Türk Başkonsolosluğu olarak kullanılan binanın DEAŞ’tan kurtarılması da hem önemli hem de sevindirici bir gelişmedir. Bu vesileyle Irak hükümetini tebrik ettiğimizi, bu mücadelede yanlarında olduğumuzu ifade etmek isterim” dedi.