Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, konuk olduğu bir televizyon programında Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik tavrını değerlendirdi.
Bakan Bozdağ, “Şu anda Avrupa’da pek çok ülkede seçimler var. Türkiye o ülkelerin seçimlerinde ana malzeme yapılıyor. Zannedersem o ülkelerde Türkiye’ye dönük hükümetler seçiliyor gibi bir algı var. Orada Türkiye ve Türk milleti düşmanlığı, yabancı düşmanlığı Türkiye üzerinden canlandırılmak suretiyle iç politikaya dönük malzemeler oluşturuyor. İkincisi Avrupa’da çok ciddi bir şekilde ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobia hastalıklarında yaygınlaşma var. Öyle bir radikalizm yükselişi var ki, iktidarda olan siyasi partiler bile bu hastalıklardan kendini alıkoyamıyor. Normalde iktidarlar biraz daha sağduyulu olup, her türlü aşırıcılığa karşı tedbir almakla mükellefken, Hollanda örneğinde olduğu gibi ırkçılardan daha ırkçı, İslamofobi hastalarından daha İslamofobik, yabancı düşmanlığı yapanlardan daha fazla yabancı düşmanlığı, Nazizm savunanlardan daha fazla Nazist, faşist bir uygulamalar isteyenlerden daha fazla faşist bir uygulamayı ortaya koydu” dedi.
“Türkiye’deki değişimin olmasını engellemek istiyorlar”
Bakan Bozdağ, Almanya, Hollanda ve Avusturya’nın Türkiye’nin referandum sırasında propaganda yapmasını istemeyen ülkeler içerisinde yer aldığını savunarak, “Türkiye’de sistemin değişmesini istemiyor. Zannedersiniz ki Türkiye halkı yapacağı referandumla Almanya’nın hükümet sistemini değiştireceklermiş gibi telaştalar, Hollanda’nın hükümet sistemini değiştirecekmiş gibi telaştalar, Avusturya’nın hükümet sistemini değiştirecekmiş gibi telaştalar.
Herkes Türkiye’deki bu referandumda pozisyon alıp, hem ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının sandığa gitmemesi için onların üzerine bir baskı kurmak istiyorlar, onları korkutarak gitmesini engellemek istiyorlar. Hem de öte yandan Türkiye’de sandığa gidecek vatandaşlarımızın üzerinde bir baskı kurma ve böylelikle Türkiye’deki değişimin olmasını engellemek istiyorlar” diye konuştu.
Bakan Bozdağ, söz konusu ülkelerin tavrına ilişkin, “Çok net bir şekilde referandumda hayır cephesinde taraflar” dedi. Bozdağ, “Taraf olduklarının bir başka göstergesi geçen Cuma günü Venedik Komisyonu bir rapor kabul etti. Bu rapor hem yanlış yalan bilgiler içinde var, hem de baktığınız zaman CHP’nin ve HDP’nin Meclis sürecinde ve sonrasında söyledikleri ne varsa, onlar rapora girmiş durumda. Ve rapor Anayasa değişikliği Meclisten geçtikten sonra açıklanıyor. Peki kardeşim bu saatten sonra açıklamanın, hadi raporun objektif olduğunu kabul edelim, değil ama öyle olduğunu kabul edelim, Türkiye’ye ne faydası var. Hiçbir faydası yok. Meclis aşamasında senin bunu yapman lazım ki teknik danışmanlık yapıyorsan faydası olsun. Meclis aşaması bitmiş, halkın önüne gidiliyor, sandık gelecek, halk karar verecek, tam bu aşamada rapor yayınlıyor” şeklinde konuştu.
“Güçlü iktidar kuracak bir sistem değişikliğinin yapılmasını istemiyorlar”
Sistemin Türkiye’ye siyasi istikrar getireceğinden dolayı istenmediğini kaydeden Bakan Bozdağ, “Sistem gereği, güçlü iktidar kuracak bir sistem değişikliğinin yapılmasını istemiyorlar. İstikrarsız bir Türkiye olsun, güçlü iktidarlar yerine zayıf iktidarlar olsun, ekonomisi çöksün, her zaman bize muhtaç olsun. Biz de onlara yardım elini uzatan büyük ağabey olalım. O pozisyonunu korumak istiyorlar” dedi.
Bakan Bozdağ, Hollanda’nın tavrının İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunun altını çizerek, “Demokrasi katletmektir, ifade hürriyetini, serbest dolaşım hakkını, basın hürriyetini, toplantı hakkını engellemektir, ırkçılık, ayrımcılık, İslamofobia gibi aşırılıklara destek vermektir ve işin özü Avrupa medeniyetinin iflasını ilan etmektir. Faşizm ve Nazizm'i hortlatmak ve ona can vermektir. Bu bir defa inan haklarına, hukuk devletine, evrensel hukuka ilişkin ne kadar temel değer varsa hepinin ayaklar altına alınması yok edilmesidir” açıklamasında bulundu.
“Kaç gündür Hollanda’da, Almanya’da ve Avusturya’da yaşanan bu hak ihlalleri insan haklarının ayaklar altına alınması, demokrasinin katledilmesi karşısında niye susuyorsunuz?”
“Tartışmasız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ayaklar altına alarak bir suç işlenmiştir” diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
“Hem Viyana Sözleşmesi ayaklar altına alınmıştır. Bu da ayrıca bir suçtur. Hollanda hükümetinin yaptığı bütün bu suçları yaparken, aynı zamanda suçüstü yakalanmaktır. Bütün dünyanın gözü önünde köpeklerle, polislerle konsolosluğun önünde vatandaşların üzerine siz saldırıyorsunuz, öte yandan da konsolosu göz altına alıyorsunuz, bakan geliyor ki bakanında diplomatik pasaportu vardır, onu ülkeye sokmuyorsunuz, onu oradan polis eşliğinde ülke dışına çıkartıyoruz. İnsan hakları insan hakları, demokrasi demokrasi diye Türkiye’ye her gün ayar vermeye kalkan Avpulalılara, Avrupa’nın sivil toplum örgütlerine, AB’ye, Avrupa Konseyine ve bunların temsilcilerine ve Türkiye hakkında her gün ileri geri konuşanlara soruyorum, kaç gündür Hollanda’da, Almanya’da ve Avusturya’da yaşanan bu hak ihlalleri insan haklarının ayaklar altına alınması, demokrasinin katledilmesi karşısında niye susuyorsunuz?”
“Köpeklerle, atlarla Türk milletini sindireceğini düşünenler aldanıyorlar”
“Türkiye Devleti büyük bir devlet, Türk milleti büyük bir millet” diyen Bakan Bozdağ, “Biz devletimiz ve milletimizin onurunu canımızdan hep aziz bildik ve öyle koruduk. 15 Temmuz bunun en son göstergelerinden biridir. Köpeklerle, atlarla Türk milletini sindireceğini düşünenler aldanıyorlar. Savaş uçakları, tanklar, otomatik silahlar bu milleti korkutmadı. Onun için biz devletimizin ve milletimizin onurunu koruyacak bir duruşu ortaya koyduk, bundan sonra da bu duruşu muhafaza edeceğiz. Zaten Büyükelçinin Türkiye’ye gelmemesi gerektiğini söyledik. Öte yandan uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin yapması gereken ne varsa bunları gereği üzerine hareket etmek de bizim vazifemiz. Ne varsa, inceleniyor, bu konularda hafta sonuna denk geldiği için bugün Bakanlar Kurulumuz var. Dışişleri Bakanlığımız, herkes görevinin başında ve bu konularda Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde neler yapabilir. Elbette ki uluslararası hukukun tanıdığı hakları ve yetkileri sonuna kadar kullanacak ve bu meselenin biz takipçisi olacağız. Türk milletinin ve Türkiye devletinin onuruyla kimsenin oynamasına izin vermeyiz. Hollanda kendini bilecek. Türkiye ile Türk milleti ile boy ölçüşmeye kalkanlar kendi boylarının uzunluğuna da iyi bakmaları lazım” mesajını verdi.
11 PKK’lıdan sadece 1’i iade edildi
Bugüne kadar Hollanda’da Türkiye ile adli ilişkilerinde 11 PKK’lının istendiğini, sadece 1’inin verildiğine dikkat çeken Bakan Bozdağ, “5 DHKP-C’li istemişiz, hiçbirini vermemişler. Dediğim rakam son 10 yılın rakamıdır. Bunların hiçbirini vermiyor. Bir yargı sürecinde istenen ama öte yandan yargı sürecinde istenmemiş olmasına rağmen Türkiye’de bir soruşturması yok ama Hollanda’da çok aleni bir şekilde PKK terör örgütü, DHKP-C terör örgütü, FETÖ terör örgütü bütün terör örgütlerinin çalışması, terör propagandası yapması, terör örgütüne finans temin etmesi, oralardan terörist devşirip terör örgütüne göndermesi serbesttir.
Onların serbest dolaşım hakkı var, toplanma hakkı var, seyahat hakkı var, kendini ifade hakkı var ama Türkiye’nin meşru hükümetinin Viyana Sözleşmesi'yle de tartışmasız teminat altına alınan uluslararası hukuk çerçevesinde teminat altına alınan haklarının kullandırılmasına izin verilmiyor. Serbest dolaşım hakkı, seyahat hakkı, toplanma hakkı tamamı engelleniyor. Bu büyük bir çelişkidir. Öte yandan FETÖ terör örgütü orada her türlü serbestlik içerisinde faaliyetini sürdürüyor, hükümet de buna destek veriyor. DHKP-C yine öyle aynı şekilde. Darbe teşebbüsünde bulunanlardan bazıları Hollanda’da onlarda himaye ediliyor. Buradan çok net bir şeyi ifade etmekte fayda var. Kim Türkiye’nin ve Türk devletinin, Türk milletinin aleyhine iş yapıyorsa Türkiye’ye zarar veren bir faaliyette bulunuyorsa Hollanda’nın dostudur. Onların himayesini hak eden durumunda ve oralarda himaye görüyorlar” şeklinde konuştu.