Memur-Sen Bursa İl Temsilciliği'nin referandum süresince ilçe teşkilatlarıyla gerçekleştirdiği buluşmalarının son durağı Orhangazi oldu. Toplantıya AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın, Orhangazi Belediye Başkanı Neşet Çağlayan ve sendikanın teşkilat üyeleri katıldı.
Referandumda neden ‘evet’ denilmesi gerektiğine ‘evet’ cephesi ile ‘hayır’ cephesine bakılmasının yeterli olacağını işaret eden Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi Numan Şeker, “Şu ana kadar Türkiye’de birçok seçim yapıldı. Seçimlere müdahale edildiğini hiçbir zaman görmedim. Ama şimdi Hollanda’sı, Almanya’sı, Belçika’sı Avusturya’sı, Fransa’sı hepsi 16 Nisan’da yapılacak Türkiye’deki referandum sürecine fiilini olarak müdahil oldular. Bu bize neden ‘evet’ dememiz için bir şey anlatmaya yeter” dedi
Memur-Sen camiası olarak hem milletin değerleri adına hem de kamu çalışanlarının haklarını koruyacak şekilde sendikacılık yaptıklarını ifade eden Numan Şeker, “Bugüne kadar milletin değerleri ve kamu çalışanlarının hakları noktasında önümüze hangi hedefi koyduysak gerçekleştirmeyi bildik. Hiçbir tanesini de ıskalamadık. Milletin öncüsü ve kamu çalışanlarının sözcüsü olarak; bu bağlamda şu an önümüze 3 hedef koyduk. Bunlardan ilki inşallah milletin değeri noktasında 16 Nisan’ı ‘evet’ ile geçirmemiz olacak. Bizim en önemli hedefimizdir. Çünkü biz biliyoruz ki özgürlüklerimiz olmadığı zaman; özlük, ekonomik, sosyal hakların hiçbiri bir anlam ifade etmiyor. Pratikte yaşayarak bunu öğrendik. Kamu çalışanlarının hakları noktasında olan ikinci hedefimiz, 15 Mayıs’ta sendikal anlamda olan bizim seçimlerimizdir. Üçüncü hedefimiz de ağustos ayında 4. dönem toplu iş sözleşmesinde 3 milyona yakın kamu çalışanının ve 1 milyon 900 bine yakın kamu emeklisinin haklarını almak adına vereceğimiz mücadeleyle masadan kazançlı çıkmak olacak” dedi.
16 Nisan’ın sadece bir seçim olarak değil tarihi bir öneme de sahip olduğunu belirten Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, “O gün sandıklar açıldığı zaman, o gün 'evet' denildiği zaman; emin olun sadece Bursa ve Orhangazi’de değil. Türkiye’nin herhangi bir yerinde de değil. Moritanya’dan tutun Endonezya’ya kadar tüm İslam coğrafyası, mazlumlar, mağdurlar herkes sevinecek. Bunun için o tarihe kadar her birimize ciddi anlamda sorumluluk düşüyor” dedi.
“Eğitim sisteminin de değişen paradigmaya ayak uydurması şart”
Son dönemde ülkemizde ciddi anlamda bir paradigma değişikliğinin olduğunu hatırlatan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, “Bu değişen paradigma doğrultusunda eğitim felsefemizde de çok ciddi anlamda bir değişim olması lazım. Bugüne kadar bize dayatılan ve John Dewey raporları doğrultusunda hazırlanan bir eğitim sistemimiz ve müfredatımız var. Artık bu eğitim müfredatımızın değişmesi gerekiyor. Gücü ve sermayeyi esas alan değil; insanı merkez alan bir eğitim sistemimize ihtiyaç var. Bunun içinde Eğitim-Bir-Sen olarak çok ciddi bir rapor hazırladık. İnşallah bu raporlarımız da hayat bulur. Bu bağlamda 16 Nisan’ın bol ‘evet’li sandıkların taştığı bir gün olmasını diliyorum. Burada da her bir sendika üyemizin ciddi bir inisiyatif almasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Referandumda milletin sandıkta neden 'evet' demesini istediklerini salondaki üyelere yaptığı bilgilendirmelerle açıklayan AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın, “Bizim bu anayasa teklifini hazırlarken iki gayemiz vardı. Biri çift başlılığı ortandan kaldırmak diğeri ise koalisyonların tekrar yaşanmamasıdır. Eğer 2023 hedeflerine, 2071 hedeflerine gerçekten inanıyorsak ülkemizde bu iki başlılığı ortadan kaldırmalıyız. Bu iki başlılık kalkmadığı sürece önümüzde daha çok kaoslar var. Çünkü halkın yüzde 50’sinden fazlasının seçtiği bir cumhurbaşkanı ve yüzde 30’larla, yüzde 40’larla ama hiçbir zaman yüzde 50 olamayacak yine halkın seçtiği bir başbakan her gün karşı karşıya gelecek. Dolayısıyla bu çift başlılık kalkmadığı sürece ülkemizde her gün anayasalar fırlatılır, her gün ayrı bir darbe gerekçesi olur. Bu çift başlılığı kaldırmak için biz, anayasa değişikliğini verdik. Şu an ki başbakanlığı biz, cumhurbaşkanlığı ile birleştirerek; başbakanın bütün yetkilerini cumhurbaşkanına veriyoruz, İkinci maksadımız da bu ülkeden koalisyonları kaldırmak. Çok uzağa gitmeyelim 7 Haziranı hatırlayalım. Yüzde 41 oy almasına rağmen çoğunluğu sağlayamamış bir AK Parti, 4 ay hükümet kuramadı. Bu ülke 4 ay hükümetsiz kaldı. Biz diyoruz ki ülkeyi sadece cumhurbaşkanı yönetsin. Bu ülkede çekişme olmasın bu ülkede milletten yetki alan cumhurbaşkanı, 5 yıl boyunca hizmet etsin. Milletin karşına geldiğinde bahaneler uydurmasın.”