Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. yılında Türk milletine armağanı olan SOLOTÜRK'ün ilk gösterisinin üzerinden tam 10 yıl geçti. Konya 3. Ana Jet Üs 132. Filo Komutanlığında faaliyetlerini sürdüren ekipte, 2 pilotun yanında 1 basın ve halkla ilişkiler subayı ve 9 uçak bakım personeli de bulunuyor.
SOLOTÜRK'ün basın ve halkla ilişkiler subayı olan Yüzbaşı Mustafa Bircan Biçer de gösteri sırasında izleyenlere heyecanla yapılan manevraları anlatıyor.
SOLOTÜRK'ü diğer gösteri uçaklarından ayıran ise savaş kabiliyeti değişmemiş bir F-16 olması. SOLOTÜRK'ü, Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki diğer F-16’lardan tek farkı kendine has motifleri ve üzerindeki ay yıldız işlemesi. Diğer F-16’lar gibi her türlü göreve planlanabilen uçağın pilotları da gösteri uçuşları haricinde harekat görevlerine de katılıyor.
“Akdeniz ile Karadeniz’i aynı anda gördüm”
SOLOTÜRK uçaklarının diğer savaş uçaklarından herhangi bir farkının olmadığını söyleyen SOLOTÜRK pilotlarından Binbaşı Emre Mert, “SOLOTÜRK uçakları, harekatlarda kullandığımız diğer uçaklarla aynı. Fakat uçağın üzerinde özel tasarım boya var. Kanat uçlarında duman üreteçleri var, oradan da gösteri uçuşumuzu etkili kılacak dumanı üretiyoruz. Onların dışında diğer uçaklardan ekstra bir özelliği yok” dedi.
F-16 uçağında 53 bin feet irtifaya kadar çıktığını anlatan Binbaşı Mert, “Konya üzerinde 53 bin feet irtifaya çıktığımda Akdeniz ile Karadeniz’i aynı anda görebiliyordum. Gösterilerde ise minimum 100 feet (30 metre), maksimum 15 bin feet (4 bin 500 metre) aralığına kadar irtifamız var. Sürat olarak da 100 knot (saatte 180 km) ve 600 (saatte bin 200 km) knot aralığında süratimiz oluyor” diye konuştu.
Hareketler sırasında SOLOTÜRK pilotlarının pozitif 9 ve negatif 3 arasında G kuvvetine maruz kaldığını anlatan Mert, uçağın hareketine göre 10 G’ye kadar kuvvete maruz kaldıklarını söyledi.
SOLOTÜRK pilotu kriterleri
SOLOTÜRK'ü uçuracak pilotlar ise istekli tüm F-16 pilotları arasından; tecrübesi, uçuş saati toplamı, uçuş kariyerindeki performans gibi birçok kriter değerlendirilerek seçiliyor. Belli zaman aralıklarında SOLOTÜRK pilotu seçmelerinin yapıldığını söyleyen Mert, “Minimum bin 500 saat üzeri bir F-16 uçuş tecrübesi olması gerekiyor. Herhangi bir kaza kırıma karışmamış olmamız gerekir. İngilizce seviyemizin iyi olması gerekir. Seçildikten sonra da 3 aylık bir eğitim süreci var. Bu eğitimde de alçak irtifa performansları sergiliyoruz. SOLOTÜRK pilotunun, bu eğitimleri de başarıyla bitirmiş olması gerekmektedir” dedi.
“Terste uçmak çok riskli bir manevra”
Vietnam savaşında kullanılan F-4’lerin daha stabil uçmasından dolayı havada daha kararsız uçacak, manevra kabiliyeti daha iyi olacak bir uçak üzerinde çalışıldığını ve F-16’nın böyle ortaya çıktığını söyleyen SOLOTÜRK pilotlarından Yüzbaşı Serdar Doğan ise “Kumanda sistemi elektiriki sistemler üzerine dayalı bir uçak. Görüş alanı çok net ve geniş olarak dizayn edilmiş bir uçak. Manevra kabiliyeti çok iyi, çok küçük dönüş yarı çaplarına sahip bir uçak. Gösteriyi destekleyici tüm unsurların birleştiği bir uçak F-16. Bu nedenle SOLOTÜRK için F-16 tercih edildi” diye konuştu.
SOLOTÜRK olarak gurur dolu bir 10 yılı geride bıraktıklarını söyleyen Doğan, literatüre ‘SOLOTÜRK kalkışı’ olarak geçen kalkışlarının da SOLOTÜRK'ün imzası olduğunu söyledi. SOLOTÜRK'ün ödüllerle dolu bir 10 yılı geride bıraktığını ifade eden Doğan, “Kalkışta terse geçen tek takım biziz. 10 metrede başlıyor hareketimiz. İniş takımlarını topladıktan sonra burun yukarı hareketle başlıyoruz. Terste uçmak çok riskli bir manevradır zaten. Bunu kalkış esnasında yapmak bu riski bir kat daha artıyor. Biz her şeyi emniyet ve limitler çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. İzlemesi de yapması da çok güzel bir manevra” dedi.
Jet uçaklarının kendi etrafında ve bir eksen etrafında dönmesinden oluşan iki çeşit tonosunun olduğunu ifade eden Doğan, “SOLOTÜRK tonosu ise bu ikisinin birleşmesi gibi. Bir eksen etrafında dönerek biraz daha savrulup bu dönüşü yapıyoruz. İki farklı görüntü sunan, izlemesi ve yapması çok güzel bir hareket” diye konuştu.
“Çocukluk hayalimdi”
Maltepe Askeri Lisesinde eğitim gördüğü sırada üzerilerinden beyaz uçaklar geçtiğini ve pilot olmaya özendiğini söyleyen Doğan, “Bu uçakları gördükçe yerden yukarıya değil de yukarıdan yere bakmanın nasıl olacağı bir merak uyandırdı. Çocukluk hayalimizdi bir nevi. Gösterilerimizin her anı heyecan dolu. Bizi heyecanlandıran asıl olarak öncelikle üzerimizde taşıdığımız Türk Bayrağı ve giydiğimiz şerefli üniforma. Bu üniformayla, bu bayrakla ve Atatürk’ün imzasını taşıdığımız uçakla bu gösterileri yurt içinde ve yurt dışında yapmak bizi heyecanlandıran en büyük duygu” dedi.