Daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir topluma ve hukuka geçiş için öncelikle dil ve zihniyet dönüşümünün başlaması ve bunu yaygınlaştırabilmemiz gerekiyor" dedi.
Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner 8 Mart Dünya Kadınlar Günü özelinde bir açıklama yayınladı. Açıklamasında kadınların ekonomik, siyasal ve toplumsal alana katılımının yaşamsal önemini ve kökten bir değişime duyulan ihtiyacın bu günlerde tüm yakıcılığıyla hissedildiğini belirten Boyner, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün yaklaşmasıyla birlikte kadınların ekonomik, siyasal ve toplumsal alana katılımı konusu tüm dünyayla birlikte ülkemizde de gündemin ön sıralarında yerini aldı. Paylaşılan gelişmeler ve iyi örneklerin yanısıra tüm yıl boyunca özellikle kadına yönelik şiddet ve farklı cinsiyet kimliklerine yönelik ayrımcılık haberleriyle konunun yaşamsal önemini, kapsamlı ve kökten bir değişime duyulan ihtiyacı tüm yakıcılığıyla hissediyoruz" dedi.
"Eşitsizliklerden sadece kadınlar değil tüm toplum zarar görüyor"
Ümit Boyner açıklamasına şöyle devam etti: “Ülke olarak kadınların hayatın her alanına eşit katılımları için hedeflediğimiz seviyenin gerisinde kalmaya devam ediyoruz. Bu durumdan sadece kadınların değil tüm toplum olarak hepimizin zarar gördüğünü fark edebilmemiz bence önemli bir değişimin başlangıcı olacak. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öncelikle dil ve zihniyet değişimine ihtiyacımız var. Kadınların her alanda erkeklerle eşit hakları kullanabilmesi ve toplumsal yaşama katılımlarının türlü yollarla kısıtlandığı ve düzenlendiği toplumsal yapıdan, daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir topluma ve hukuka geçiş için öncelikle dil ve zihniyet dönüşümünün başlaması ve bunu yaygınlaştırabilmemiz gerekiyor".
Boyner Grup'un bu yılki 8 Mart ilanına değinen Ümit Boyner, "Bu ihtiyaçtan hareketle 2009'dan bu yana her yıl 8 Mart'larda toplumsal cinsiyet eşitliğini gündeme taşıdığımız ilanlarımızın bir devamı olarak bu yılki kampanyamızda; toplumda kadınlar tanımlanırken, hatta bazen kadınların kendilerini anlatırken kullanmaktan ve yüksek sesle söylemekten imtina ettikleri “KADIN” kelimesini ön plana taşımak istedik. Kadınlara tüm diğer kimliklerinden önce “kadın” demenin, aynı zamanda kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerine kulak, hatta ses vermenin; farklı toplumsal cinsiyet kimliklerine saygı göstererek insani haklarını tanımanın ilk adımı olduğunu düşündük ve ilanımızın sonunda “Bize kadın deyin” dedik" ifadelerini kullandı.
"Cinsiyet eşitliği bir demokrasi meselesi"
Boyner Grup'un iş yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmeyi sadece bir 'kadın' meselesi değil, bir 'demokrasi' meselesi olarak gördüklerini hatırlatan Boyner, "Kadın çalışan oranımız yüzde 49, kadın yönetici oranımız ise yüzde 44 ile Türkiye ve dünya ortalamalarının oldukça üstünde yer alıyor. Bununla birlikte şirketlerimiz, iş ortaklarımız, çalışanlarımız ve ekosistemimiz içerisinde geliştirebileceğimiz pek çok alana odaklanıyoruz. İş dünyası olarak kültür ve zihniyet dönüşümünde sadece kendi şirketlerimizle sınırlı olmayan önemli sorumluluklarımız da var. Bu sorumlulukların başında ise 'eşit işe eşit ücret' konusu geliyor. Çünkü istatistikler kadınların hangi seviyede olursa olsun erkeklerden ortalamada daha az kazandığını ortaya koyuyor" değerlendirmesinde bulundu.
Eşitlik çalışmaları ile ilgili olarak Boyner değerlendirmesine şöyle devam etti: "Bu yıl 8 Mart'a Birleşmiş Milletler ve Uluslararası İş Örgütü'nün biraraya gelerek oluşturdukları 'Eşit İşe Eşit Ücret Küresel Koalisyonu'nun (Global Coalition on Equal Pay for Work of Equal Value) başlatacağı uluslararası kampanyada küresel temsilci ve sözcüler arasında yer almanın heyecanıyla giriyorum. Önümüzdeki günlerde başlayacak küresel kampanyanın Türkiye'de de etkili olması için Boyner Grup olarak önemli görevler üstleneceğiz. Cinsiyetler arası ücret ayrımının ortadan kaldırılması konusunda farkındalığı artırma çalışmalarına yerel ve küresel düzeyde destek vereceğiz".
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlayan Boyner mesajını, 'kadın' kelimesiyle birlikte ona her zaman eşlik eden eşitlik, özgürlük, demokrasi, umut, sevgi, cesaret, adalet, barış ve yaşam kelimelerinin de dilden dile yayılması ve daha yüksek sesle söylenmesi dileğiyle bitirdi.